OĞLUM
Ölümlü olduğumu anladığım andı.
Hastalıktan söz ederken öylesine, oğlum bir an yüzme baktı. Bu şiir yetmez anlatmaya, sanki bir melek, bir ölümlüye baktı. " Sen de öleceksin, değil mi baba? " der gibiydi. Ondört yaşın gözlerinde, böyle hüzün olur mu? Bunu gören bir baba, hiç yerinde durur mu? Demiştim, faydası yok; ama hemen başladım kurgulamaya. Durdum Anaximandros’ tan pasajlar çıkartmaya: " Her var olan, var olduğu için, kendisinden sonra gelen var olan tarafından cezalandırılacaktır." Ölürken, ( fırsatım olursa ) şöyle diyeceğim güya: " Ben, babam öldüğü için yaşayabildim. Senin yaşayabilmen için de benim ölmem lazım oğlum. Anla işte, sırayla varoluyoruz. " Dedim ya kıymet-i harbiyesii yok, sözlerin. Aramızdaki sevgi bağı ne kadar güçlüyse, ben ölünce o kadar üzülecek oğlum; çok üzülecek yani. Okuduğunuz şey, bir şiir olamadı, biliyorum. Kaptırıp gittim, hiç düşünmeden. Demem o ki; ölmek istemiyorum, oğlum biraz daha büyümeden. |