oyun
Kestiğin sözlerin yarası bende kaldı
Kimsenin duymadığı bir ses var dudaklarımda kimsenin anlamadığı derin bir mana... hayatımın sensiz yanı nem kokan bir sandık içinde saklanıyor yüzün yorgun kirpikler solgun yanaklarla yan yana. hala sımsıcak bir hatıra bekliyor başını yazdığımdan beri kapısı açık durur anılarımın senin müzeni gezer gibi içime buyur ettiklerim Her izde sana yürür Her aynada seni görür içimde birilerinin gezmesi bir şey değiştirmiyor senin hep orada olduğunu biliyorum ben de akıp gittim akıp giden nehirlerde yeni aşkların heyecanında yaşanmamış güzellikleriyle kendime söyledim sözlerini yarım kalmış üşüdüm geçer dedim gelmeyecek saatler bekledim geçmişe randevular verdim belki ağladım güldüm belki ben de akıp gittim akıp giden nehirler gibi nehrin kuruması bir şey değiştirmiyor sen orada içimde hep bir sağanaksın sana sarılmaya açılmış kollarım arasındaki uçuruma sığdırıyorum yalnızlığı senden başka her beden uçuruma dönüyor koynumda döne döne düşüyorum geçmişin dibine açıyorum gözlerimi uyanıyorum kabus değişmiyor sana ulaşmaz mektuplar yazıyorum kaçıncı defa güvercinler renk değiştiriyor her sayfada postacı kediler tırnaklarıyla gidip gelen mektuplar değişiyor yazan hep aynı... yıllar geçse de bir şey değişmiyor ölmediğini yaşadığımdan biliyorum özlemin, taşa sarılı bir tehdidin camı kırıp girmesi gibi gözlerime girip apansız teslim alıyor beni korkuyorum kendimi terk etmekten korkuyorum başka hayatların kadehlerinde bir buz gibi erimekten korkmak bir şey değiştirmiyor oluyor olacak olan şimdi bakıyorum da senden kalan asla kalıcı olamayan ama okunduğunda kekremsi bir tat bırakan bu şiir ne değiştiriyor hikayeyi şiir yapmaktan başka |