1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
780
Okunma
hayat ateşten bir gömlek gibiydi sanki onun için
düzden soyunsa umutlarına
acıları hep tersten giyerdi hayatında
daha çocukluğunda başladı
vefasizligi yasadıda kalbi
insan kahrına bir türlü alışamadı
büyüdükçe kalbi kanaya kanaya
hiç canın yandımı demeden kimse
bir adam yaşıyordu bir yerlerde
eksi kırık bir tabure misali
kullanılmış ve bir köşeye bırakılmış
onlarca insanların arasında
sahipsiz bir adamın hikayesidir bu aslında
daha çocukluğunda
çocukluğunu unutarak gözlerinde
aklı başında olmayan
sırılsıklam vakitsiz adam olmuşluğu
gecelerin koynuna teslim etmişti çocuk bedenini
o rüyalara dalarken
geceyi yırtardı korkmadan orta yerinden
ve kaldırımlara çarpa çarpa
çocuk gülüşlerinin sesi duyulurdu
nurlara boyanmış şehrin her yerinden
ve her doğan yeni bir günün sabahında
anasız babasız hoyratca gençliğine
farkında olmadan nasılda hızlı koşuyordu
hayatın kıyısında zaman su gibi akarken
tam düştü düşecek derken
bir şekilde hayallerine tutunuyordu
yinede gelmisine geçmişine sövmeden
arada hayata ve insanlara isyanlar dökülüyor
ve her kaybettiğinde insanca tövbeler uğruyordu diline
kimbilir avuç avuç dualarının arasında
belkide bir sevdayı özlüyordu
yada pencereleri pembe pancurlu
ve etrafı bahçeli
ustelikte duvarları sarmaşıklara gizlenmiş
iki odalı gönül sarayına girerken
kollarının arasında gelinlikler içinde bir sevgili
hiç dosenmemis odasına düşlerinin arasına
aslında nasılda yakıştırıyordu kendini
yalnızlığına nispet yaparcasına
yıllar geçip giderken
kaç güz yağmurları yağdı içinde kimbilir
mevsimler biribirini kovalarken
bazı gecelerinde ve en sessizliginde
ay bolunurken bir yerlerden
O her sabahında bir sancıya tutuluyordu
mutluluğa biraz telaşlı sızılar içinde
çakır gözlerinden umutları nasılda okunuyordu
karşı konulmaz yıllarına
yüzündeki çizgilerin adresleri birer birer
sanki vakitsiz ölümlere çıkıyordu
ve daha kimbilir
kaç takvim eskitecekti parmakları sabırla
sevmek kolaydıda
sevilmek ne kadar zor şu hayatta
ölmek. ölmek çocuk işidir diyecekti
kimbilir belkide kendince
ve bir gün
her hangi bir sokakta
uslanmaz bir yalnızlığın çığlığı
yakışmaz bir bedene ölüme ağıtlar yakıyordu
yabancı gözlere başı bozuk kalabalıklara aldırmadan
bir hikayenin sonuna
yani o çakır gözlerdeki umuda sanki hayat ağlıyordu
üçüncü sayfalara ölüm düşmüş
günü geçmiş bir gazetemi örtecekti
yani şimdi bu bedeni
üstü kırk yamalı hayatların hikayelerini yaza yaza
caddenin ortasında öylece
kırık bir tabure misali
sahipsiz kullanılmış ve atılmış gibi öylemi
Ayhan’ca Cümleler
Ayhan Akdeniz
5.0
100% (1)