ipek yolu kesintileribeleşinden öyle ahkâm kesmek yok efendiler herkes yarasını göstersin bir de vurulduğu yeri kimin tanığı ki ipek yolu hanlarının mürşidleri kısa kelamlardan uzun yollar akıtmak kolay kaç defa terini sildin selçuklu’dan akan pınar başında kaç defa imdadına yetiştin bağırarak bozuluyor diye mertlik şah’ların ismail’lerin çaldıran’da bir defasında kelle koyduk çölün ortasında çığlığına fahişenin şahmaran kaşlıları görünce kan gelir aklına bazen; otağa sığınan biri için esamesi okunmaz kellenin aynı değer biçilir can’a narh’ı eşit çeker iffetlinin iffetsizin zoraki dinlenirdi şems-i tebriz-i yaprakları kış gecelerinde töre kayda geçerdi erlikten yana çatal kılıç ucunda merhamet savaşta,yüzüne tüküreni bile öldürmemişti ali yiğitlik karalanmaya bencillik sayılmaya neden bizim kaşlarımız mavzer tetiğine benzer kader mi bu pamuk ipliği yüreğimizden ürkerler hani; bir teneke gazyağı döker ya nazım elma yanaklısına kaldıramıyoruz suç mu seviyoruz sevdalımızı taparcasına kasım |