Bir Vefa Âbîdesi…
Sadakatin üss-ül esası vefa’dır.
Asla ve kat’a va’dinde hulf etme!... Vefayı inayet altına al!... Hiss-i vefayı kalpte itmi’nanla taşı/malı… Ki, kalpte münasebeti kavî olsun!... Buna karşın kalp yâkînen şunu hitap eder; “Sevenin sevilene muhabbeti hiss-i vefadandır.” Bu hitabın her tekrarında kalpte intisab kuvvet bulur… Artık bu halette en mümtaz sen olursun… Aradığın her şeyi sende bulursun… Fakat, bir an-ı seyyalede hulf-ül va’d ise, Binlerce kez cinayet-i mutlakaya müreccahtır… Hiçbir cihetle bekanın şümulüne kabil olamaz, nihayetine sebebtir!… Vefasızlığa karşı hicranla dolar gözyaşı… Bir damla serzenişti mahiyetinde vefasızlığın… Ve artık, nezdinde tahammülü kalmadı talihsiz sözlerin… Kalbte zerremiskal “emaneti” kalmamıştı… Çekti hiss-i vefayı ölü ruhlar üstünden… İndimde vefasızlığa karşı son inilti, tiz bir çığlık idi!… Beden kaskatı kesildi, ervâh camid kaldı!… Bir esinti gibi çekip gitmişti bedenden… Sevginin mürüvveti ise hiss-i vefaya dokunmaktı… Hiss-i vefa sayesinde ihya bulacaktı… Üfül üfül esecekti hava-i nesimini ikliminde… Kalplerin birbirine intisabla cüz’ler küll olur… Vücud-u hâricînin zerreleri bir araya toplanıp “vahdet” tecelli eder… Hiss-i vefa, bekaya terakki etmesiyle, devam-ı vücudlarını iktiza eder… Hiss-i vefanın zuhuru ve intişarıyla, vücud bulan hayatlarının idamesine medar olur!… Ondaki hiss-i vefaydı nihayet hengâmında necatlarıyla teselli veren… Hiss-i vefayı bir ân bile dûr eyleme!… O mukaddes “emaneti” zayi’ etme!... |