Okuduğunuz şiir 9.9.2015 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Ülkü GÜVEN
SİYAHIN EN GÜZELİ
Gıpta ile seyrederken beyzayı Gözüm hep takılır Siyahın bendeki sevinişine
Gözlerin karın düştüğünü hiç gördü mü Bilal? Öyle düşerde dilinden Âhâd Sözcükler kıskanırdı Dile bu kadar yakışan kelamı Siyahın en güzelini Seyrederdi semavat
Neydi Bilal Sokak çocuklarına seni bir dinara Taşa tutturan Gövden kan içinde sabit kılan neydi Kimi gördün de kara Üstünde bu kadar beyaz durdu. Kimdi Bilal kim köleyi efendisinden Üstün kıldı Kızgın güneş gölge ederde Göğsündeki taş senden çok inler Bir çağrı düşer dilinden Asırlar tekrar eder Şimdi anlıyorum Bülbüller neden Âhâd der Ve Aklıma şimşek olur Bir Âhâd kaç kırbaç eder...
Bir sıddıkın avuçlarında Beyaz bir güvercinsin artık Hürriyet iki yüz dinar Kanatların kırılana kadar uç Belli ki düştüğün yer Cennettir.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SİYAHIN EN GÜZELİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SİYAHIN EN GÜZELİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
''Kimi gördün de kara Üstünde bu kadar beyaz durdu. Kimdi Bilal kim köleyi efendisinden Üstün kıldı ''Mustafa DOĞAN Bir Hadisden hadiseler anlatıyor bu şiiriniz o kadar kutsi o kadar elemli ve o kadar mutlu,tarihi ve mistik.teşekkürler kültüre verdiğiniz katkıya.
Asaleti vardı şavaşların birde adaleti Öldürmeyecektiniz Yok saydınız emirleri Bir hamza kadar cesur Ali kadar yüreklimisiniz Topraklarınızmı alındı elinizden Hangi savaşlarınızda Kimi kimden korudunuz Ordularınızın gücü yetermi yaradana Şimdi taşıyın odunlarınızı Cehennem hala ısınmadı Vakti gelmiştir belki
Sensizliğim kan gibi dökülürken bağrıma, Gözyaşlarım bu aşkın sanki vazgeçilmezi Ya bir akşam saati, bir ezan vakti ya da, Sen düşünce aklıma varlığın örter şemsi
hoş bulduk dost yüzümüz bilaldir giryan gönlümüz mustafa ruhumuz dayanır ta arşa her dem mushafa bizler aynı dünyanın yaralı adamları bir olup sıra sıra dizilmişiz bu safa selam ve muhabbetle
Eylül dü,ılık ılık esen rüzgarlar... Eylül dü,yaprakların son dansı... Eylül dü,Şairlerin ilhamı... EYlül dü,yakamozun suya değen akisleri... Eylül dü,Geçmişe hüzünle bakmak... Eylül dü,Yağan yağmurlar...
Harikasın sen şiir muhteşem Allah razı olsun bu güzelliği bize sunandan.
Ve haklıydım okurken kulaklarımı çınlattı sesi gerçekten senmişsin ey bilal hayran olduğum dirayetine her ezân vakti aklıma ilk gelen siyah inci çok seviyorum seni Rab'bim şefeatine nail eylesin
Hiç bir şey olmamış gibi, ortalık sütlimanmış gibi deniz durulmuş, fırtına geçmiş, yağmur dinmiş, bulutlar çekilmiş, gökyüzü sanki masmaviymiş gibi gel! Hatta kasem ederim ki; Yavaş yavaş mırıldanmayacağım bile... gurura medar şeyleri çiğnede gel?
-Eskiyen uçlarını yakıp bütün mektupların efkâr-ı ammede buluşalım...
Aman efendim Dikkat edin! Sözlerim sizi köle etmesin Siz ki, kölelerden nefret edersiniz Hangi kuyuda Yusuf oldunuz da Çöl ortasında Züleyha istersiniz Hayır, hayır Aynı şey değildi Aynı şeymiş gibi bakma öyle Aynada gördüğün sen değil
sorumlusu kim? yoklayın kendinizi özgürlük bu değil hayaldi gerçek oldu ne oldu alın teri gözyaşı çöpe döküldü bir dört iki sıfır adambaşı olsaydı bu işler başımıza gelmecekti demekki olmama ihtimalini gözden sildiler demekki biz ölmüşüz biz yokuz silahları ellerine verdiler önlerine sıra sıra dizdiler sattılar vatanı üç kuruşa şer......... PEKi: Fatma gülün suçu ne??? onur verdiniz
bir anti tank mayınının yarası kalsa da yüreğimde bir kalleş el hunharca dokunsa da en hassas yerime hırsımı sürüyorum şehidimin o pak mı pak izinde ve bin bir ağız dolusu da tükürüyorum canımıza kasteden dönmelerin o pis ve karanlık yüzlerine bizi kalleşçe arkadan vurdular ya can evimizden biliyorum ki onlar da öyle vurulacaklar beyinsizliklerinden elbette ki bir gün sonsuza dek koca bir hilal doğacak biz mi düştükçe şehitlerimin bir damla kanı toprağıma bizim de yüreğimiz içinin içiyle hep parçalanacak bir pulluk mevki makam ve çıkar uğruna daima da bir hazan yaprağı gibi düşüyorlar bin bir acılar içinde hiç dur durak bilmeden peygamber ocağına…
ah’ cancağızım aslında ben en çok senin felsefi yönlerini seviyorum azımsamadan şükretmeyi gülümsediğinde ve’ bahşettiriyorsun tüm evreni gözümde başını okşadığında bir çocuğun sevgi ile
Öyle yüksektesin ki, sana ulaşmak çok zor! Bu ne sıcaklık böyle, sanki her yanların kor! Hele şu gözlerimden düşen yaşları bir sor; Kalmaz mı hiç gönülde, yanıklarının izi?
Üstünde bu kadar beyaz durdu.
Kimdi Bilal kim köleyi efendisinden
Üstün kıldı ''Mustafa DOĞAN
Bir Hadisden hadiseler anlatıyor bu şiiriniz o kadar kutsi o kadar elemli ve o kadar mutlu,tarihi ve mistik.teşekkürler kültüre verdiğiniz katkıya.