Yüreğimdeki eylülün kadınları firarda
Çok eski çağlarda kasabanın birinde sen yaşardın
Duvarlara egzotik şiirler yazdırırdı eylül Ilık ılık yağmur damlaları saçlarını okşardı Hatırladın mı Köşe başında elinde sabah kahvesi seni beklerdim Sen ise saçlarında yağmur damlaları ile konuşurdun Anlatırdın masalsı düşlerini Ben ise o düşlerinde yoktum Susmalıyım eylül gibi yalnızca yağmalıyım Şarkıların egzotik ritmi beni büyülü anaforlara sürüklesede Sen olmalısın dedi adam Kadın utangaçlığın lalelerini sürdü ruhuna Binlerce güvercin uçtu Kuşların şehri sisli yalnızlığına gömüldü Sokaklar sessizliğin melodisi ile fısıldadı eylüle Eylül birkaç damla yaş döktü Susmalıyım eylül gibi yalnızca yağmalıyım Kayıp çocuk kadınların rengine büründü eylül Annelerinin kaderi takip edermiş bilemedi Ağır ağır yürüdü çürüyen kasabadan Yarım kalan hikayesinin izleri kaldı geriye Ardından su dökecek umutları yoktu Bir tek eylül ağladı Kuşların sessizliği kadar gerçekti yalnızlığı Yalın ayak koştu sokaklarda eylülünün kadınları Çürüyen yalnızlığından sökülüp Kendi yalnızlığına gömüldü Ve ardında kuşların ölümünü izledi Katili ruhuna binlerce eylül sıkmıştı Ömrünün dökülen yapraklarından yağmur ıslaklığı henüz üzerindeydi İzleri henüz soğumamıştı Ağır yaralı güvercinlerin kasabasıdır tökezleyip düşenlerin yeri Rüzgarın uğultusuna karışan gecenin sesine ait kadınların yeri Çürüyen düşler mezarlığı uğultulu yalnızlık Zaman çok çabuk geçti asırları devirdi gözlerinde Bakışlarında yoksul kadınların düşe kalka hikayesine yazıldı künyesi Ve her eylül kadınlar ağladı ve annelerini takip etti kaderleri Mahmudiye Düzkaya |
içerik, şekil, örgü ve kurgusu ile güzeldi.
Kutladım değerli kalemini ve eserini.
Gönlün abad olsun.Sağlıcakla