Ben'den Ne Getirdin
bir varmış , bir daha bir varmış
uzak diyarlardan bir Yolcu gelmiş: Çin’den . adına, “ ilim” demişler . ilim, ta Çin’den gelmiş gecenin bağrında, gündüzleri çıkarıvermiş. derdi varmış meğer ondan , aşmış yollar … “yaşanırken anlatılmaz, yaşanınca anlatılır” denenleri anlatmaya gelmiş heybesinde kendince irili ufaklı kutular … çek bir tane demiş, önüne gelene gelen, bir kutu açmış elinden herkesin kendine göre bir hayatı varmış nasip … açtığı kutu, herkese kendini anlatmış . sonra, karşıdan bir yabancı daha geliyormuş ilim, gülümsemiş gelenin kutusunda ne olduğunu bilmedeymiş meğer . Yabancı da çekmiş bir kutu … neden, diyememiş sonra. hani kimine mavi bir nokta çıkmıştı ve şöyle demişti sahibine: sana denizlerin ve gökyüzünün şahitliğinde açık ve seçik olanı haykırıyorum ki açık ve seçik olanı görüyorsun. hani sarıya boyanmış bir virgül çıkmışmış bir diğerine: ey, yolcu sana haykırıyorum sana diyorum ki, papatyalarla bezeli bu yolda devam et zira sen boyanmış olduğundan razı, boyaların Sahibi senden razı … hatta öyle biri vardı ki vallahi gelmiş geçmiş tüm insanlığın ortak paydası hani , şu tanıdık şu unutmaya yemin edip bulup dertlenip bulamayıp dertlenip … evet, hatırladık insana dair insandan öte ... kırmızı bir ünlem yanmış ve bir gülün dudağında aşk’ı sunmuş sahibine ona aşk’ın Sahibinden bir selam yollamış . Yolcu gülümsemiş, merak etmeye korkar ve sormaya dili varmayan Yabancıya önce tutmuş yüreğini, öpüp yerine koymuş, başını okşamış : - etme merak, - sana hepsi düştü evlat - sana, üç nokta düştü … |
"tam bu" derken
bir alt satır
"hayır bu"
bur alt
"işte bu"
renklerden mi yola çıksam diye geçirdim içimden
ve son
finâl "evet gerçekten bu" dedirtti
çok güzeldi kurgusu, sürükledi
çok çok beğendim
sanırım ben buralarda olucam artık :)
kâvi olsun kalemin...
Zeynepece tarafından 9/3/2015 10:42:00 PM zamanında düzenlenmiştir.