Ahşap Havsalama İpek Tel Örgüsü
kafamın gövdeme büyük geldiği gün
ısınmış beynime satırlar arasında bir dem serinlik aradım, tüm gün. onca satır kanadıyla avucumda kalır, sanıyordum … misafir yastığına yakın bir yabansıllık hediye geceden. hesaba, kitaba kalem çalmış aklım. soruların ses tonuma yerleşen ağırlığıyla uyandım. cevabını beklediğim sorularda dolandım. enerjimi sömüren bir cümle ! fikrim, tel kaçırıyor muhtemel, nefsimin firavununa yakalandım. ince bir sızı beynimden gönlüme aktı yine de sükut, misafir dilime avazımı, utancıma sakladım. dürüp büktüm zamanı tüm dünyalılar gibi herkes gibi hiç kimse gibi … esvabın rengini kalkan ettim, atan benzime var sanmak arzuladım, bir anlığına varlığımı bitti, sandım … yaşamak yaşamak, bal köpüğü. yaşamak arzusu ve tüketmek korkusu … ben, nereye parçalandım? enerjimi sömüren bir cümle ! oysa, rahvan bir yürüyüşte kainat göğünden düşmüyor yıldız ayaklanmıyor yapraklılar duymuyorum kıpırtısını karıncaların lakin çatladı kulaklar… durun, karaya bir şeyler vuruyor koşup bakıyorum. bir şişe bir küçük kağıt açıp okuyorum. sözcükler anlamını soyunmuyor hemen. sevdim, bu iletiyi. ama sonra ya sonra … hastası olduğum hüznün tokmağını yokladı elim. keşke uyanmasaydım enerjimi sömüren bir cümle : “ve mâ edrâke mâ yevmud dîn” |