Kim bilir kaç öykü yazarız biz seninle kaç bahar erteleriz bilmedenşakaklarımda vurgun yemiş yılların sessizliği terk edilen ömrümden bihaber suskunluğum dilimde lal kalan iç sesimin çığırtkanlığı ağlama ardımda bıraktığım dünlerim için say ki avuçlarından dökülen bir avuç çakıl taşıyım ruhsuz bir adamın diline doladığı bir yalansın belkide belkide bir kadının yüreğinde tökezlediği sırlı bir yolsun acının darma duman ettiği yılların ağırlığında ezilirsin belkide haydi sıyır ruhundan yaz entarisini ömrün sonbahara yenik ben her eylül yas tutarım yazın dizlerinin dibinde suskunluğum o yüzdendir ağustosa emanet sonbaharın beyaz öyküsünü anlatır.. saçıma değen sonbaharın göz yaşları ertelenen düşlerin dökülen gözyaşlarıdır belkide kim bilir kaç öykü yazarız biz seninle kaç bahar erteleriz bilmeden ve bu gece seni özledi sol yanım sesini kokunu en çokta gülümsemeni boş ver yağarsa yağsın ben seninle yaş almak için ölürüm Mahmudiye Düzkaya |