SİTEM ETME BANAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir hatun var.Benim çalıştığım yerde güvenlik olarak çalışmaya başladı.Çok hoşlandım ondan.Tahmin ediyorum o da benden hoşlanıyordu.Fakat bu hatunla aramda iki engel gördüğüm için canım çok yansa da yeterince üstüne düşmedim.Gönül bir iki kere baş kaldırdı fakat bastırdım.Birincisi;çalışıyor olsam da işimi biriyle beraber olmak ve ilerde bir aile kurmak için yeterli görmemem.İkincisi de;hatunun benden çok küçük olması ki ramızda on dört yaş var.Bazı zaman kendimi sübyancı gibi bile hissettiğim oldu.Bunu kime sorsam yanlış düşündüğümü söyledi fakat ben kendimi bu düşüncelerden bir türlü kurtaramadım.Hala aynı yerde çalışıyoruz ve ben sudan çıkmış balık gibiyim.Biliyorum beni istiyor,bir açıklama bekliyor bunu net olarak görüyorum ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.Arkadaşlık ortamım olmadığı için konuşamıyorum,bir merhaba bile diyemiyorum.Böyle ucu açık kaldı ki bu daha can yakıcı.Ölmeden önce ölmüş gibiyim.
Bu destanı yazmam da şöyle oldu:Küçüğümle facede iletişime geçmeye çalıştım.Tam ayrıntıya giremiyorum fakat aralıklarla yazılmış bir iki mesajlaşmadan sonra beni engelledi.Fakat engelleme olayı yazışmalardan hemen sonra değil;en son yazışmamızdan yaklaşık bir ay kadar sonra oldu.Kızla mesaj olayına girmiştim fakat yanına gidip konuşma olayına girmedim yukardaki sebeplerden dolayı.Fakat bu sebepleri kendisi bilmediği için olacak ki kendisiyle dalga geçtiğimi sandı doğal olarak ve beni bir süre sonra engelledi.Ama kendini benden hiç almadı.Bunu rahatlıkla ifade edebilirim.Yani kısacası bana sitem etti küfürle karışık!İşte bu destan da küçüğüme hitabımdır naçizane.Büyük ihtimalle kendisine yazdığım yirminin üzerinde destanı görmedi ve asla da görmeyecek.Kendisine yaktığım türküyü de duymayacak.Bu aşk da suyun üstüne yazılmış bir yazı gibi yitip gidecek.İnsanoğlu ne tuhaf!
Sitem etme bana ey nazlı güzel
Benim sana varmaz yollarım vardır Bilirsin ki benim gönlüm sendedir Ama beter olmuş hallerim vardır Varamam yanına dardadır başım Dökmüşüm yüzümü çatıktır kaşım Kayıptır gençliğim geçkindir yaşım Boşa geçirdiğim yıllarım vardır Bulamam cihanda sen gibi güzel Ta Kal-u Bela’dan ervahtan ezel Ama benim bağım çoktandır gazel Kırılıp dökülmüş dallarım vardır Vurulmuş olsa da bu gönlüm sana Aklım isyan eder cevr eyler cana Aşığınsam bunu çok görme bana Feryat figan eden dillerim vardır Açarım gözümü seherim sensin Sonbaharım yazım baharım sensin Umudum sevincim kahharım sensin Hasretinden solan güllerim vardır Asmışım ömrümü zülfün ucuna Hakkım olsa yüz sürerdim tacına Serim verem bu sevdanın bacına Altınım yok ama pullarım vardır Katlime fermandır yanakta allar Damla damla akar dilinde ballar Sen salın önümde giyin de şallar Gelirim ardınca çullarım vardır Görmeseydim keşke güzel yüzünü Etmeseydim kelamını sözünü Yürüseydim keşke yolun düzünü Şimdi Sahra’larım çöllerim vardır Sen küçüksün bakmalara doyamam Sen yerine kimseleri koyamam Öldür beni yine sana kıyamam Derdinle tutuşan sollarım vardır Aldanmışsan eğer gülen yüzüme Nazar etmemişsin demek özüme Halim ayan ne gerek var sözüme Derdimi söyleyen tellerim vardır İsterim dünyada bir tek sevdiğim Diz çöküp önünde boyun büktüğüm Yetmez mi efendim gayrı çektiğim Dizlerimi döven ellerim vardır Aşığınım sevdan vardır dilimde Kapındayım arzuhalim elimde Dolanırım senin aşkın belimde Polat gibi sağlam bellerim vardır Hasırım yoktur ki kapına serem Bahçıvan değilim gülünü derem Tek varımdır sana canımı verem Tatlı candan başka nelerim vardır Eydür Emrah sana hayran olmuşum Kaynamışım deryalara dolmuşum Ne çare ki pek vakitsiz bulmuşum Gözlerimde kanlı sellerim vardır 5 Haziran 2015 Cuma |