Tebessümün gölgesi..!
Rüzgarın tenime dokunuşu,
Göneşin karanlıklar ardından doğuşunu Galata kulesinden izlemek, Yedi tepeli şehrin sokaklarında sen demek. Bir sandalla mavi denizin dalgalarını aşıp kız kulesine varmak, Sonrasında bir özgürlük şarkısını taksim meydanından, istiklal caddesine dillendirmek. Gök mavisi değil, gözlerinin nurunda hiç olmak gibi delice fikirlerle, omurgalı devrimci duyguları halicin sularına armağan etmek... Ve Can uğruna can koymak, can uğruna piyerloti de toprak olmak ne yüceliktir. Sen kırık kanatları ile gök mavisine uçan bir şahin gördün mu? hayatın zirvesine göğün en uç noktasına kanatlanan. Sen tanır mısın o asaletli şahini. Hani Uçurumdan kendini atan şahini Evet evet, Tutsan ellerinin ayasına sığacak kadar küçük ama dünyaları içine sığdıran yüreği olanı.. İste can. Tam onun gibi yaşamak için ölümüne var olan bir kalp. Bakma öyle nemli gözlerle Bak ten yorgun. Asaletince asi ve yaşlı. Hani boğazın martıları muhabbetinde bu yürek, çığlık çığlığa sevdalı.. Bak can sensizliğin olduğu sokakları viran şehirde, vicdanlar kör. Acılar boyumca, sana dedim ya ben bendeki sen..? Ve sendeki sen için varım son nefese.. Hışt sus Bırak göz yaşlarındaki mahsumiyet sevdam ve kefenim papatya renginde olsun. Severken ve sevda uğruna ölüm ödüldür, yeter ki tebessümun gölgesi kabrim olsun. Şiir Kamil üci |