Bilir misin?Hoyrat bir elin, Düşüncesizce attığı taşla Kanadı kırılan bir kuşun Titrerken bir köşede, Ne fırtınalar kopar, -Sessizce- Minicik yüreğinde; Hissedebilir misin? Özgürce uçtuğu gökyüzüne Çevrilen gözlerinde, Sönen umutları Görebilir misin? Yaşadığı çaresizliği, Bilebilir misin? Ya bir insanın, Yine bir insan tarafından, Düşüncesizce, Sarf edilen bir sözle, Yıkıldığında dünyası, Yıllardır koruduğu izzeti, şerefi, Düşmanlık, kıskançlık, hırs, haset, Ne olursa olsun ismi, -Ha gaflet, ha ihanet, Hepsi birbirine eş- Rakı masalarında meze gibi, İftiraların, dedikoduların, Malzemesi olduğunda, Nasıl da yanar ciğeri; Hissedebilir misin? Yıllardır koruduğu, Tek sermayesi olan haysiyetiyle, Şerefsiz oynandığında, Yüreğindeki yangını, Yıkılan umutlarını, Anlayabilir misin? Bir dağ çökse ne ki? Çöken bir insandır. İnsan ki, Ne üç beş damla kan, Ne bedende bir candır. Öteler ötesinden bir sır, Sahibinin mührünü taşır. Varlığın kokusunu sürünmüş, Toprak libasına bürünmüş, Melekler bile ona, Secde ederken görünmüş. Allah ki, ona şah damarından yakın. Budur işte, yaktığın, yıktığın, Bin tövbe etsen de Yıkanır mı günahın? |