VUSLATA BİR NOKTA
Vuslata 24 saat kala kuruldum
tık tak tık tak diye atıyor kalbim bir sevda misali kollarında yaşayıp gideceğim alın yazımı öperek Ferleri yakarak Hanlara bakarak hayalin Cennetin de yaşıyorum Bir dört Ağustos günüydü ki ayın ön dördü gibi aydın ve pırıl pırıl hatırkadıkça titriyor namelerim önünde secde ederek rüyalarıma niniler söylüyor yeni cilveli umutlar aşkımızın doğum günü üç gül yedi yaprak bıraktı seneler her gün dalında ötüp yorulmayan bülbülüm kara sevdamın kucağında şarkılar şiirler söyledim seveceğim ,okşayacağım yılmadan, yorulmadan bu sevdamı sevdamızı yüceltmek için. Sen ey nazlı yarim ,sen ey sevdiğim saharada yarışları kazandıran birincilik madalyaları aldım sayende, gözüne inen perdeleri başarımla açacağım her daim benden onur duyman için Sen iste bu dünyayı söküp yerinden alıp eline vermez miyim ? Hatırla şimdi Sen demiyormuydun ki eşin benzerin yok dünyada Ayşe ! Hani uçup gelmiştin giderken uzun yollarda kuru bir fidan görmüştük ve sen demiştin seninle olayım hiç bir şeyimiz olmasın bu ağacın gölgesi yeter bize! Ve bir tepeye çıkıp dilek tutmuştuk gözleri yumarak senin dileğin ben idim, benim ise sen Elalı ,grili ,mavili ,yeşilli gözlerinden yakamoz yaptım koynuma siyah beyaz dünyama renklendiriyorum çıkartıp çıkartıp tebessümlerinden mutluluk yarattım dört köşeme nere baksam senin resmini çizdim gözlerime her yerde sen varsın! Ve şunu ekledin kimsenin seni üzmesine izin verme! sen mutluluğun adısın üzdürmüyorum kimseye kendimi birtanem ve zaman geçti sevdiğim ve ben hiç değişmedim sadece mevsimler geçti kışlar beyaza boyadı yazlar sonbaharını bıraktı tenime ben hala bıraktığın o yerdeyim ağacın gölgesinde seni bekliyorum ömrüme gelip gidenleri film şeridi gibi izliyorum ne yapsam etsem bütün yolların bitişi sensin bunca zaman geçti ey mahim ,güneşim ,nefesim ne aşkımızdan şüphe ettim ne gelecekten boşver dünyada kavuşanlar kavuşsun biz kavuşacağız mahşerde hiç ayrılmamak üzere Zaten hiç ayrılmadık ki Ey gözlerimin nuru yolunda ömrümü kurban ettiğim "sevenler sevdikleri ile berabermiş" (1) bu ne güzel bir müjde saat on iki vurduğunda bu gece beni unutma! Hasretinle yandım yandım koz oldum savruldum çöllerde Ve bir gün olacak aç kapıyı ben geldim diyeceğim olumsuzlukları çizerek sende hiç soru sormadan açacaksın kollarını hoş geldin aşkım Ayşem diyeceksin şimdi ey sevdiğim aç kapını aç ben geldim, ben geldim birtanem! AYSE KAVAK "Siir sahibini bulur" ’1) Enes bin Malik (ra) der ki: Bir adam geldi ve Resul-i Ekrem Efendimiz’e (asm): “Yâ Resûlallah! Kıyamet ne zaman kopacak?” dedi. Resul-i Ekrem (asm): “Sen kıyamet için ne hazırladın ki?” buyurdu. Adam: “Allah’ın ve Resulünün (asm) sevgisini hazırlayabildim yâ Resûlallah!” Diye cevap verdi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (asm): “Muhakkak sen sevdiğinle berabersin!” buyurdu. Enes (ra) der ki: “Biz İslâm’a girdikten sonra Hazret-i Peygamber’in (asm), “Sen sevdiğinle berabersin!” sözünden dolayı duyduğumuz sevincin üstünde daha şiddetli bir sevinç duymadık. Ben, Allah’ı, Resûlünü, Ebû Bekir’i ve Ömer’i severim. Ben onların hayır işlerine benzer hayır ve ibadet işlememiş olsam bile, onlara olan bu sevgim sebebiyle âhirette onlarla beraber olacağımı Allah’ın kerem ve inayetinden umarım. Müslim, Birr, 50 * Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Müminler birbirlerini sevmekte merhamet etmekte şefkat göstermekte tek vücut gibidirler. O vücudun bir organı rahatsız olursa diğer organlar da acı çekip uykusuz kalır." "Kişi müslüman kardeşini severse onu sevdiğini kendisine bildirsin." Mikdam radıyallahu anh. Ebû Dâvud. "Siir sahibini bulsun" |