KOPTU KOPACAKher şey yalan yaşananlarıın üstüne ölü toprağı atıp gittiğin günden beri. yokluğunun ertesinde tüm vücudum doğum sancısı çekerken özlemine pusuda bekleyen avcı gibiyim duygularımı kamufle etmek için en umursamaz halimi kuşanmışım mütemadiyen gülümsüyorum hayatın sır perdesini aralayıp. gecenin şu vaktinde elimde bana bıraktığın kalemim ağıt yakarken g(s)özlerine ay saklanıyor bulutların arkasına bir sevenlerin görebildiği yıldızlar düşüyor avuçlarıma başım yasladığım ayrılık yastığından doğruluyor hayretle büyüyor gözlerim yanıp yanıp söndükçe sevdanın gölgesi vuruyor yüzüme ve kahrolasıca sen geliyorsun yine aklıma yanıp sönen ateş böceği misali tam öldün dediğimde ışıyorsun gecenin ortasında.. eski olan ne varsa taktığımız eski lafına inat neden yenilenir bir zaman sonra değersiz diye tavan arasına kalkan ne varsa antika diye sergilenir uğursuzca değerlenir bir anda. insanlara sisli perdelerden bakan sokak lambaları gibiyim etrafıma ışık saçarken bir kendimi aydınlatamam ayaklarım ayazı yiyen evcil kediler gibi titrek sahibini arar.. bu aralar kendime doğru bir yol tutturdum içim dışım kalbur gibi delik deşik su içsem saçılacak kuraklığıma bir ceylan suya inecek diye korkuyorum öyle alışkınım ki öldürmeye. son/bahar kesiği yüreğimi inceden bir sızı kaplıyor bazen ellerimde ellerinin izi var kapatsam üzerine dinecek sızısı belki ama silinir diye yazgım tutuyorum kendimi. ahh yaşamak ömrüme asılan askı üstü ayrılık gömlekleriyle dolu sararsa da eskimiyor koptu kopacak bel kemiğinden. Ayvazım DENİZ |
SELAMLAR