Gülüyorum...
gülüyorum...
halime gülüyorum utanmadan deniz kenarında otursam elimde şemsiye dalgalar yalasa yavaş yavaş ayaklarımı gökyüzünde güneş gülümsüyorken hiç bir köpüğünü zayi etmesem kumsalda ölmek istiyorlarken şemsiyemin içine alıversem tane tane bir damla gözyaşında okyanuslar misali tane tane biriktirsem şemsiyemin içinde ve okyanusları kıskandırsam güneş vuramayan abisler kadar derin müren balıklarının kurduğu tuzaklardan habersiz ılık bir akıntının alıp götürdüğü bedenim olsa ve sen bir denizkızı edasıyla gülümseyerek baksan bana köpüklerden oluşan okyanusta kaybolsam şemsiyemin içinde kimse bilmese nereye kaybolduğumu sadece sen ve ben bilsek nefeslerimiz ısıtsa bir avuç köpükten oluşan okyanusu gülüyorum halime gülüyorum utanmadan hasretin delirtti ya beni kimse görmesin gülüşlerimi diye ağlamaya başladım gözyaşlarım ıslattı şemsiyedeki köpükleri ılık bir ışıltıya rastladı gözbebeklerim yakıcı güneşin altında buz tuttu ruhum aniden sen bakıyordun bilmeden o köpüklerin arasından delirdim mi bilmiyorum bildiğim tek şey var ki sevdiğim bir delinin bilinmezlikler dünyasındaki mutluluğu gibi ben seni çok seviyorum... Metin Kaya İLHAN Faroz TRABZON |