şafak yayla da
sözsüz anlaşmaların yankısı, gülücükle zarflanmış
sokak hüzünleri taşıyor işte çirkin kadınlar evlerine akşam bacası kırılmış fabrikalar gibi masum, orman karası bir yol biraz da biz yürüyünce bir yoldur kurumuş yayla çiçeği demeti tavanda asılı sis dağının okumuş çocuğu...”bana bir mezarı bile çok gördün...” Bir kemiğin on iki yarası, sana kuş diliyle yalanlar söyledim bir eksikli mesel yüzünden obasından kovulan soy oysa göremediği çocukların diyetini ödüyor babalar... ince parke taşından geniş yokuşlu sokaklar kurduktu ilhan fuat |