-Bir ihtimal daha vardı-I. Çürük de olsa bir ihtimal daha vardı. -Deresi paçalar sıvanmadan geçilmiş bir kasabanın, İsimsiz sokakların da belden aşağısı ıslak karşılaşmak.. Su derinmiş..! Ne mutlu şey boğulmamak. Titriyorken bakışmak kirpik kuruluğunda, -Usturaya vurmak tüm geçmişi kangreninden. Bir ihtimal daha vardı.. Güvendiğim dağları yürütmeseydin yerinden... II. Korkusunun esaretinde bilinçsiz, Tırnak aralarından pislik temizler oldum. Bir başka hale intikal eden vücudum, Parmaklarını yitirdi ceplerinden.. -Mutlumusun bilmiyorum ruhumun doyumsuz köleliğinden, Bir ihtimal daha vardı.. Son damlayı dökmeseydin gözümden. ’Çığırtkan bir çıplaklıkla, yeniden yargılamalarda bile mahkumum. Uçsuz bucaksız alacalarda yalın ayak, yalnız..’ Kim anlatabilir ülküsü bir başkasının dudaklarında, Bir başkasının dudaklarına mühürlenen bir ömrün gayesini. Kim sürükleyebilir doğum sancısının şefkatini gırtlağıma..! Sevebilir miyim yeniden saçları olan birini..? Şahidim yok şehadetimden başka, Hangi dua gönderir iki cihanın panzehirini..! -Hala aldığım nefesin diyetini ödüyorum kendimden. Bir ihtimal daha vardı.. Kalp kırıklarıyla kesmeseydin ciğerimden. Üst komşunun kavgaları ile yaşlanıyor alt dudaklarım, Karışmıyorum sıkıyorum kendimi. Çoktan vazgeçtim yaşamaktan, laf olsun diye yazıyorum.. Seni unuttum./Yalan. Son. El ele yürünen yollarda kaldırımları değiştirmiş belediye, Kimsenin aşkına saygı kalmamış. İçten bir tutuşmuşluk vardı sokak lambalarında, Her yer ışıl ışıl şimdi.. Adres sormak için bile para istiyorlar, Melek yüzlü insanların kanatları kırık.. -Ve ben seni hala seviyorum üflenmiş incinmişliğimden Bir ihtimal daha vardı.. Sen biçare vazgeçmeseydin mahşerimden. III. ’Su yerine alev içirilen bir zindanda, geçkin bir zarafete bulandım. Bu sevme de körebelik var sevgili, Bak yokluğuna bile inandım..’ İsmail Yılmaz |
Bir ihtimal daha vardı..
Son damlayı dökmeseydin gözümden.
Bu dizeler tek başına yeterli, tebrikler...