ON ÜÇÜNCÜ KAPIDinozorların sağrısında kala kaldılar Dört bir yanda çalındı kıyamet borusu Kır çiçekleriyle bezenen kilimlerde titrer gökyüzü Çocuk yüreklerin paniği sarar eteğini dağların Yalınayak kadınlar ecel duasında firari Nükseder isle karışık bumerang cehennemi Yükselen lavlarda tanınmaz erkek suretleri Ehlileşen kargalar, kılıç kalkanla evreni kuşatır Zafiyet çanları apış arasında ve gözlerde sanrılı Kehanet yatağında hortlağa döner göktaşları İtaat meclisidir bu, sınıra takılsa da aklın Bıçak gibi keserdi yazgıyı kemiren yasaklar Kanlı duvaklarıyla örtünen gelinleri sualsiz Birer birer dizdiler can pazarında Soluğu kesildi şiirin Büyüsü bozuldu tasın tarağın Artık birer mültecidir cesetler Ne taşı vardır ne de toprağı Öksüz bir kent gibi dilde kalır mermi izleri… Şeyhmus Közgün |