İSSİZ ÇIRAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İSSİZ ÇIRA
Karanlıklar ışıksız Çiçekler susuz Beyinler ussuz Çıralar issiz Olur mu? I İsimsiz issiz bir çıra Yalnızca Birazcık mahzunca Kâh karlı dağlarda Bir yaban Bir asi isyan Kâh Mezopotamya’da Sarı sıcak güneşi Pembeye boyayan Durağan değil çağlayan Çocukça oyunu Şakacıktan oynayan Namlu uçlarına Ebruli çiçekler takan Bomba yerine Halka şekerler atan Barışa umutla Yürek çırpan… II İsimsiz issiz bir çıra Narince Birazcık ürkekçe Bir asmin çiçeği Artos’ta Bir çocuk mutluca Bir kadın onurluca Bir ana yüreği yanıkça Baharat kokularıyla efsunlu Bir akşamüstü Mezopotamya’da Yürek çırpar özgürlüğe Ak güvercin tedirginliğiyle Bir yanıp bir sönen Volkanik alaz gibi Kekik kokularıyla karışık Karacadağ’da III İsimsiz issiz bir çıra Eridikçe Akar göceğine yavaşça Güneş yükselirken Geçitsiz zirvelerde ağırca Kanar yüreği Zap Suyuna Özgürlüğe kanat çırpan Ak güvercinlere Doğruldukça namlular Kararır kara bulutlarla Sonsuz mavilikler Meşe dalları arasında Sekerken yaralı bir ceylan Takılır dikenli tellere Kanla karışık soluk uçurtmalar İşte o zaman Yüreğinden kopar yanık avazlar Yankılar dorukları yırtarcasına Eli kınasız, yüzü duvaksız Gelinler, damatlar muratsız Kucaklar kara toprağı Kalır barış başka bir bahara Yürek teslim olur kar ile borana IV İsimsiz issiz bir çıra Buruk Birazcık ironi Kah Deyr ul-Zafaran’da Meryem Ana’da Yakılan mum Kah Sultan Şeyhmus’ta Kırklar Dağında Duaya açılan avuç Kah Dicle’de deli çağlayan On Gözlünün orta gözünden Atılan arzuhalde dilek Kah Hewsel’de havalanan Kanadı yoluk turna Dilanlarda omuz omza tutulan halayda Özgürlüğe savrulan bir mendil Ölümüne çekilen bir zılgıt Kah ak yüklü kara trende Bir makinist Sevgi, barış, kardeşliğe ışıyan İşte öylesine bir çıra İsimsiz ve issiz Çoğu zaman kimsesiz Derinlerde çığlık Bir yanı yaz Bir yanı ayaz Sessiz, sessiz Bütünü ben Parçası siz … 11.04.2012 DİYARBAKIR “Işığı yaymanın iki yolu vardır: Mum ya da yansıtan ayna olmak”diyor Edith WHARTON Ben, mumun ulaşamadığı yerlerde issiz çıramı yaktım 41 yıl önce Diyarbakır Hani Hürriyet İlkokulu’nda Işığım yeterli geldi mi bilmem; ama ‘’İs’im olmadığından çok eminim. *okuyucu gözüyle şiirlerim ’şiirlerinizle zaman yolunu şaşırıyor’ kıvanç gültekin Karanlıklar ışıksız Çiçekler susuz Beyinler ussuz Çıralar issiz Olur mu? I İsimsiz issiz bir çıra Yalnızca Birazcık mahzunca Kâh karlı dağlarda Bir yaban Bir asi isyan Kâh Mezopotamya’da Sarı sıcak güneşi Pembeye boyayan Durağan değil çağlayan Çocukça oyunu Şakacıktan oynayan Namlu uçlarına Ebruli çiçekler takan Bomba yerine Halka şekerler atan Barışa umutla Yürek çırpan… II İsimsiz issiz bir çıra Narince Birazcık ürkekçe Bir asmin çiçeği Artos’ta Bir çocuk mutluca Bir kadın onurluca Bir ana yüreği yanıkça Baharat kokularıyla efsunlu Bir akşamüstü Mezopotamya’da Yürek çırpar özgürlüğe Ak güvercin tedirginliğiyle Bir yanıp bir sönen Volkanik alaz gibi Kekik kokularıyla karışık Karacadağ’da III İsimsiz issiz bir çıra Eridikçe Akar göceğine yavaşça Güneş yükselirken Geçitsiz zirvelerde ağırca Kanar yüreği Zap Suyuna Özgürlüğe kanat çırpan Ak güvercinlere Doğruldukça namlular Kararır kara bulutlarla Sonsuz mavilikler Meşe dalları arasında Sekerken yaralı bir ceylan Takılır dikenli tellere Kanla karışık soluk uçurtmalar İşte o zaman Yüreğinden kopar yanık avazlar Yankılar dorukları yırtarcasına Eli kınasız, yüzü duvaksız Gelinler, damatlar muratsız Kucaklar kara toprağı Kalır barış başka bir bahara Yürek teslim olur kar ile borana IV İsimsiz issiz bir çıra Buruk Birazcık ironi Kah Deyr ul-Zafaran’da Meryem Ana’da Yakılan mum Kah Sultan Şeyhmus’ta Kırklar Dağında Duaya açılan avuç Kah Dicle’de deli çağlayan On Gözlünün orta gözünden Atılan arzuhalde dilek Kah Hewsel’de havalanan Kanadı yoluk turna Dilanlarda omuz omza tutulan halayda Özgürlüğe savrulan bir mendil Ölümüne çekilen bir zılgıt Kah ak yüklü kara trende Bir makinist Sevgi, barış, kardeşliğe ışıyan İşte öylesine bir çıra İsimsiz ve issiz Çoğu zaman kimsesiz Derinlerde çığlık Bir yanı yaz Bir yanı ayaz Sessiz, sessiz Bütünü ben Parçası siz … Birsen İNAL / 11.04.2012 DİYARBAKIR “Işığı yaymanın iki yolu vardır: Mum ya da yansıtan ayna olmak”diyor Edith WHARTON Ben, mumun ulaşamadığı yerlerde issiz çıramı yaktım 41 yıl önce Diyarbakır Hani Hürriyet İlkokulu’nda Işığım yeterli geldi mi bilmem; ama ‘’İs’im olmadığından çok eminim. *okuyucu gözüyle şiirlerim ’şiirlerinizle zaman yolunu şaşırıyor’ kıvanç gültekin |