Burasıda neresi?Yolculukları çok olmayan insanlar Gölgesinde güneşi misafir eden Tahta bir iskemlede oturup ömür dileyen Keşkelerinden artık, iyi kileriyle avunan Yalnızlığını içine gömmüş ölümü çekiçle döven. Acı kahve tadı yaşam demli bir çay iyi gelir kıraathanesi Tütün sarılan tabaka köyü bakışları puslu Gülüşü can evi biraz fırat biraz dicle Bir durak ötede ayrılık caddesi sızılar kentine varmadan Köşeyi dönünce mahpus vardiya koğuşu. Telleri geçince özgürlük meydanı Ardına bile bakmadan koşarsan hürriyet mahallesi Hayallerine kavuşunca Bir nefes al İki nefes ver Tütünü Adıyaman kokan bir oda çek derinden Erzurum oltu taşı sabrı dilen. Ağrı’yı hissetmezsin Iğdır’dan bakınca kaybolmuştur Muş, yokuşu çıkınca Amed/e söz dinletemezsin Urfalıca Mardin’de kapı açılır Batmana güneş doğmamıştır Karacadağ/a kar düşmüşse hüzün çökmüştür şehrine Bir deniz kıyısı dilenir liman kusur arıyor alabora. Bir dağ evi daha yıkılır göğün kubbesinden Yolculuklar hep tek kişiliktir Uzadıkça çoğalırsın Hep bir cam kenarı dilenirsin yanağından Buğusu değince al yüzüne. Silinir sandığın anılar arka koltuğun camında gizlenir Sen gittiğini sanırsın zaman işliyor aleyhine Bir akşam üstü molasına vardığında İçsel hükmün çoktan verilmiştir Daha yolculuğun sonu bile değil. Ortasındasın taze anıların Bir iç çekişin bozar kıpırdamadığın Az sonra ineceksin Çocukluğundaki intiharın Çocukluğunda intihar etmek istiyordun oysa. Bozulur saatlerin direnişinde irkilir zaman Bileğinde babanın diş izi saatine takılır gözün Annenin göz bebeği düşer ak saçlarına Göz bebeğinde hala ninnisin oysa Azı gitti ne kaldı çoğun hesabında herkes. Kalanın yükü ağır olur omuzlarına bakarsın Ve avuç içlerine düşersin birazda suskunluk iyidir Biraz daha dilenirsin yalnızlık kendinden Kendinin bile susturamadığı iç sesinle irkilirsin Bir rüya daha kaldı düşme uykuna yenik. Hatırlatma kendine geçmiş yolculukları açlıktan kim ölmüş Yalnızlıktan ölümü çok gör bırak kendini kendine Sahipsizlik duygusuna takılmasın aklın Bir fotoğraf çerçevesi edin asılı tut kirpiklerinde Çağın vebası aşk hastalığ. Enjekte edilmeden damarlarına Bir dirhem serzenişte bulunma Daha yaralarının duruyor Diren son damlasına kadar kanının Üslenemez giden sevgilin. Akıttığın gözyaşlarının vebalini Aslının ne faydası var Kerem olmadıktan sonra yalnızlığında Leyla Mecnuna fazlaydı sende şimdi kendine Nedir bu iki kişilik yolculuk hevesi. Kırlangıçlara mı özendin yoksa Şair mi olacaksın yemeden içmeden kesilip Karnın göbeğine mi yapışacak Bak sana bir masal anlatayım isterdim Sen başka bir aşk masalını mutlu sonunu ispatla. Bense sana Ademin elmasını çalmak isterdim Söz veriyorum İsa çarmıha gerilirken yanında olacağım İnanmadın değimli mucize istiyorsan bende yok Peygamberlere yalakalık yapmanın da anlamı yok İyisi mi sen soluklan şurada. Bir iki bardak demli çay iyi gelir Kaçaksın sen tütünüm Yak tabakadan bir cigara Birazdan varacaksın yalnızlığına mecburen Sobaya odunu atmıştım. Gitmeden köze bürünmüş yine Dışarısı soğuk içerisi habersiz dıştan Masaya bir tabak meze koydum senin için Rakı şişesi dolapta çakılı Takvimin yaprağı gittiğin günde asılı. Sen geç dönersin diye ışığı da kısmıştım Çalınacak bir sürü anı evin her köşesinde çakılı İşine yarayanı alsınlar bir tek sana dokunmasınlar Aynı acılarla döndürmesin mevlam bilirim sıkısın Burası da neresi ? Yolculukları çok olanlar misafir ederler gölgesindeki Güneşi Sevdasına yenik düşmüştür acılar Oysa hükümsüz aşklar başlar Özlemler hep çoğalır herkesin yalnızlığı kendine. Sırf bu yüzden mavi çok sevilir beyaz sayfalar açılır ardı ardına Şiirlerden vaz geçilmez kelimelerin sustuğu yerde Çok şey söylenir Çok şey yazılır sessizdir sakindir Yalnızlık atsan düşmez yere havada asılı durur ışıklar.. Dilden de gönülden de düşmez türküler söylenir Toprağı bereketlidir bir fidan ekersin bir bahçe verir sana Bir umut ekersin ektiğinle kalmazsın gör bak Sus ve dinle tuğladan dört duvar örersin Kendini içine atarsın İçinden çıkamadığında. Sarılırsın bir düşün kollarına sımsıkı Saklı kalır ne yaşamışsan Ne dilemişsen Kağıttan gemiler batmaz burada Burası, orası işte….. ŞimalGüney!! ( HA ) Şiir’in düzenlenmesine yarımcı olan değerli şair Gün batımı erken ( Behçet Bük) sonsuz şükranlarımı sunarım.. |