kırmızıyanan gönüllerdeki bir pençe izidir aşk aşk ki, dudaklarımda sonu olmayan ihtiraslı bir dans ve kavrulan çöl bedenimin her kuytusunda açan kan kırmızısı bir güldür aşk’sın sen bazen ılık bir nehir olup içime akan bazen de haziran ayazı olup tenimi yakan aşk’sın suyunda ateş beslediğim bu hayatta kızıl bir günah ve damla damla içime akan içmeye doyamadığım bir şarapsın kadehimde ve ben bu gecede her gece gibi içtikçe sarıldım sarıldıkça içtim titrek sıcak nefesini ve haykırışlarını düş bahçemin kuytu köşelerinde ellerinde bir avuç güneşle gel seni üşüyorum tenimin sancısında oluk oluk kanarken sen bende ben gittiğin uzak diyarlardayım ve gittiğim hiçbir sürgün alışamadı yokluğuna gel artık bütün renkleri geride bırakarak kırmızının her tonuyla gel çöz gecenin düğmelerini sapla hançerini göğün siyah tenine haydi durma haykır haykır ki çıldırsın gökyüzü kanasın bulutlar ve kızıl sağanaklarda ıslansın kuruyan tenlerimiz ve gün bize doğmadan biz güne doğalım en kızılından... ilhanaşıcıaralıkikibinondört |