SILA ZAMANI
SILA ZAMANI
Yine bahar geldi, serçeler öter, Özledim sılayı, burnumda tüter, Artık bu kadar gurbetlik yeter, Sılaya dönmenin zamanı geldi! Buram buram sedir kokar yaylamız, Hem serin, hem güneşliydi odamız, Ne yerler beğenmiş, büyük dedemiz, Tadına varmanın zamanı geldi! Çevrilse de, dört bir yanı dağ ile, Taşlar bile örtülüdür, bağ ile, Bugünü yaşarsın, eski çağ ile, Sılayı görmenin zamanı geldi! Çoktur suyu, dağılırsa düzenli, Her bir yeri, yaratılmış özenli, Tarihi eserler vardır gizemli, Onları görmenin zamanı geldi! Bereket fışkırır, taşı-toprağı, Bin derde deva, bir tek yaprağı, Sıyırıp da, gurbet denen şu ağı, Sılaya dönmenin zamanı geldi! Hayat vardır, havasında-suyunda, Yazın yaylasında, kışın köyünde, Başka olur, oradaki düğün de, Sılada durmanın zamanı geldi! Desen desen işlenmiştir özüme, Hep güzel görünür, her şey gözüme, İki günde can gelirdi dizime, Köyde yaşamanın zamanı geldi! Orda yemek olur, dağların otu, Eksiktir sadece bir kuşun sütü, Sağlıklı yaşarsın, olmazsın kötü, Bir devran sürmenin zamanı geldi! Arif der ki, ben seçmedim gurbeti, Ne yapayım, gurbetteki serveti? Sılaya dönmektir, gerçek niyeti, Eyleme geçmenin zamanı geldi! Arif GÖLGE (Mersin, 12 Nisan 2002) |
Ne yapayım, gurbetteki serveti?
Sılaya dönmektir, gerçek niyeti,
Eyleme geçmenin zamanı geldi!
gurbet kokan bir şiirdi...tebrikler...yazan yüreğiniz susmasın...