Günle gülen bir güldün!Hilkatinin Muazzez naifliğiyle Gücünün yettiği tek şey vardı Çaresizliğinin Devası olan gözyaşlarıydı Babasının Zihnini kuşatan töre Asabiyeti hengâmesinde yumuşak Bir esintinin Kucaklarında ağlayarak Şimdiden çilesini haykırıyordu Sanki Kıraç toprakların Umut için geleceği Anlamlaştıran şefkat yokluğunda Bir yudum su için Ne kadar yol gidilirdi Sıcağın çekilmez sancısıyla En yakın ve samimi Bulduğu iki göz ağrısı vardı Aişenin Henüz yeni doğan bir kuzusu Ve yalnızlığına anlam katan güverciniydi Güvercinin Güzelliğinde özgür Düşüncenin bereketini okurken Kuzunun Sıcaklığında ise himmeti Ve sevginin safiyetini buluyordu Kelebeklerin örtülen Kapılar içinde kaldıkları Çaresizlikte ise melalini buluyordu Yağmurlarda Olmasa ötelere uzanan Düşünce sadece kursakta kalacaktı Zira bir yandan Ahırın içindekilerin beklentileri Diğer taraftan dikili duran halı tezgâhı Kalırsa bir zaman Kanevçe nakışları derken Yatağa özlen duyulmuyor değildi Annesinin Yaşadığı sahne tecrübesinden Aksedenler umudunu daha da azaltıyordu Okumayı Öğrenmek için Az mı uykusuz kalmıştı Babasından Kaçamak olarak, annesine Yalvararak ancak bir yere kadar Nefesleniyordu işlerinden arta kalan zamanda Fevkalade yakışan Utangaçlığı göze çarpıyordu Gözlerine bakınca yüzü kızararak önüne eğiliyordu Tıpkı Günle gülen gülün Geceyle sessizliğe bürünen Bülbülün güzelliğinde ki zariflik gibi Bir zaman sonra Gün içinde tanımadığı hanımlar Ziyaretlerine geliyordu meşkûk bir Solumanın saldığı Mütereddit düşüncelerin arefesinde Kendisine talip olduklarını beyan ediyorlardı Yüreği daralan Aişenin bilinmezler yelpazesinde Dokunuşlar hüzün içinde yüreğini burkuyordu Ne kadar söz hakkı olduğunu Dahi kestiremiyordu, babasının asabiyeti Karşısında, anasının zavallılığı ortamında düşünürken |