a
on
kovulmuşların altın anahtarlı kenti kaf dağı ardında olmalı zümrüdü ankalık kaç terk-i diyar eder dokuz yeşil gibi bir şey kedi rahmi gibi bir şey ismin cisim haline dolan miad sekiz aramaya gittim sekizi buldum cennet kapıları külliyen Dâri-celal’den Cennetü Naim’e yedi şavt bir tavaf altı susam sokağından geçerdim sabahları kırkayakların neden kahverengi bot giymediğini sorgulayarak gülerdi aklım ayaklarım ve umudum beş kardeşleşince batından yol geçmiyordu gül de açmıyordu avurdunda turuncu çillerin dağılan ruh boncuk boncuk siyah çimen dört serbest çağrışım neylersin dön de çatlayan ruhunu ört -ülmedi üstü kanayan kevgirin, delik deşik mevsimlerin üç -üncü kişiden geliyorum, nam-ı diğer bizim "öteki" dokundum kayalıkların ağıtları kaç nesil unuturuz ben sen, onu iki eklektik hep ahvalimizin sureti güzelden çirkine, doğrudan yanlışa azdan çoğa, vardan yoğa bir oku ol doksan dokuz... |
iki tek bir var
bir tek bir yok
harika bir şiir okudum
say bak
sevgimle :)
.