Mühür mumunda kınnaptı eğirdiğimiz gün... Damga soğuktu.
Sonralarımız ve daha sonralarımız yoktu.
Yine de kendimizi aradık birlikte…


Uçuk pembe bir kilit taşına,
Saklamıştım adınızı
İkindiye çarparken tedirgin rüzgar
Bahardı…
Dilek ağaçlarına,
Kurşun döktüren kadınlar vardı
Öpülmemiş dudaklı ergenler
El oltalı balıkçı
Ve siz kokan,
Boylu poslu cümleler
Dalgındı Perçeminiz
Bakışlarınız sessiz
Düşlerim kadar güzeldiniz

Bilirdim,
Daha önce hiç sevilmemiştiniz…

Pişkin ekmekli fırından,
İki simit almıştık
Pişkin gülüşler için,
İnce belli bardaklara
İki fincan çatlamıştı hasedinden çınar altında,
Yolcu beklemekten sıkılırken iskele
Yalnız bir martı süzülmüştü şöyle,
Eliniz elimde unuturken ürkek parmaklarınızı
Boğazlı bir kazak terlemişti,
Saçlarınıza dolanırken gözlerim
Eski bir fotoğrafçı körüğüne gülümsemiştiniz,
Dudaklarınızda ruhsatsız gökkuşağı

Bilirdim,
Daha önce hiç sevmemiştiniz

Örülmüş duvarınızın kenarında,
Süsen çiçeğiydi özlemlerim
Cumbanızdaki gardenya
Minör kalıplarınızın ince perdesinde,
Gamlanan notalarınız vardı dizeler dizdiğim
İkinci çoğul seslenişlerinizin,
Fısıltısında çığlıklaşırken acabalarım
İçimi göstermiştim size
Eksiktim
Eksiktiniz


Bilirdim ,
Daha önceleri hiç sen de dememiştiniz


Suadiyemayısikibinonbeş
Demir Mutlugil