Yalnız gönderme beni birazcık acele etHüzün kundaklar yüreğimi alnımdan kıpkırmızı öp Son nefesinde dudaklarım ölüme son defa gülümserken Bilirim, gelmezsin vakit daha çok erken Moralsizim, hevesim kırılır tesirinden rüzgarın Yaslandığım bu mevsime muhabbetim yok Fırsatçı bir bulutun ucuz damlalarından süzülürüm yanağına Dağ, her vakit onurlu değil Ay, parçalanır ihmalkârlığından Her zaman namuslu yağarmış kar Sen öyle san Ayrılığı bayağı sevmiştim bir ihtimal ve cılız belkilerle En fazla da beklerken seni Gözlerine bakamam, kıyamam ağlayacaksın belki Avluya bırakılmış bir çocuktur gözlerim Kızarım, öfkelenirim belli belirsiz Yine de seni çok özlerim Uzakları yakın eden bir mefhumdur sevda mesafeden münezzeh Nezaketsizce saldırır öfkelerim Yüreğim yalnızlığa taciz ateşlerinde Hasret, perişan diyarlarda iştigal eder Aşağılık bir kurşunla sırtımdan düşerken sevda Ben, bulanık kanarım marifeti kendinden menkul ihanetlere Hasret, kabahatsiz dikilir durur Hasret, mağrur Saçlarında ki siyah gibi inatçı somurtkan yanıyla hoyrat Gel ! bir uykuluk çelişkisiz göğsüme yat Bulanmasın gözlerin ıslatacakmış gibi rüzgarlarımı İnkarında değil artık saklı ağlamaları bu kentin Anlamsız sokaklarında kaybolur dururum Ve ben her gece ışıtmasın gözyaşlarımı diye bir kaç yıldızcık vururum Yarını algılayamam, dünde zaten kartvizitim yoktu Kaos mahalli kavgalarda kabahatsiz vuruşulur Gaflete düşünce bütün iyi niyetlerin Beni bir tek yanılgılar bulur Sen, şefkatsizce okşa gözlerimi Vakitsiz geri çekilen ebabil gagasında kesilir nefesim Kırılgan kanatlarında ben her gün yeniden ölürüm Mevzi gerisinde sipere yattığın yere kefensiz gömülürüm... Sınır ihlalinde korkularım ve hayata dair yanılgılarım var Bütün yüzleşmeler ürpertir beni Hakikat ifşasında kaybolurum tut ellerimden Bırakma sensizliğin alaycı koynuna Hüzün kundaklar yüreğimi bir ağıt makamından çığlık çığlığa Üslupsuzum, Ninnileri söylenmemiş çocuklar gibi ölüm cezbederken bütün ihtişamıyla Yalnız gönderme beni birazcık acele et uytun ......... |