Aleksandra II
ah aleksandra ah hiç bitiremedim bizi
sen diye diye bitirdim kendimi biz biteli yıllar oldu bende hala ayrılığımız dün gibi taze çay gibi demli gençlik bitti mecalim kalmadı çok sevdiğim digor bitti bende bir bizi bitiremedim aleksandra yalnızca bizi digor’a gitmeyeli yıllar oldu dostlarımın yüzlerini tanımıyorum hepsi değişmiş çoluk çocuğa karışanlar evlendikten sonra taşınıp gidenler olmuş bir bülent kaldı hayatımda onunda saçları ağarmış anam yüzümün şekline hasret kalmış mahaleli hep anamın sabrını zorluyor boş ver o hayırsızı mecnun oldu oğlun kafayı yedi diye takılıyorlarmış babam hala ilk günkü gibi kızgın bana daha siniri geçmemiş bir gâvura sattı bizi töre ve tabulara karşı çıktı o hayırsız diye hep kendi kendine söyleniyormuş kimse iyi bilmiyor beni kimine göre berduş biriyim,kimine göre iyi bir bülent kaldı benim halimden anlayan benimle aynı hicranı yaşayan dertlerime ortak olan,aynı dertle içi kanayan gerisi bir alem olmuş benim derdime kimi gülüyor kimi ise ağlıyor halime bazısı ya yazıktır adam çöktü gitti diyor bazısı da ardımda sallıyor berduş sarhoş ne gelse dillerine ama ben ben kanayan kubbeler inşa ediyorum her daim dilime doladığım hüzam sözlerle kara mürekkebi kan kızılına çeviriyorum dökünce dizlere kınıyorum derbeder halimi arada bir kendimce gömüyorum kafayı sensizliğin ölüm sessizliğine koynuma aldığım gözlerinle uyuyorum her gece sıkı sıkı sarılyorum hayaline henüz günah okşamayan ellerimle oda çare olmuyor mülteci isteklerime hayat dail isteklerim o zaman bitmişti sen benden gidince sensizlik yazımı kışa çevirdi havam sabit kara kış güneşsiz zembheri aynada gördüğüm sensiz ağaran saçlarım her gün biraz daha tüketiyor beni tek rüyalarımda gördüğüm gülcemalin teselli ediyor dindiriyor kanayan içerimi ah aleksandra ah çiğneyemediğim yasağım giremediğim cennetim gençliğimin anlamı ve acısı daha ne kadar janlayacak böyle senden ayrı ciğerimin sancısı Mehmet kılıçel |