Vukuat Var
Sen;
gönül sabıkamda, sevdiğim bir elma kurdu gibisin. Hep içimde hissettiğim, içim oyula oyula, çekirdeğim kanaya kanaya, karanlık, izbe gamlara ve mülteci sürgünlere adım adım ama gönüllü gittiğim. Taaa iliklerimde hissettiğim, hissettikçe de bittiğim.. Çektiğim ahuzarımı bir tek sen gidip sormalısın bülbüle. Çünkü: Usul usul ve tomurcuk tomurcuk yüreğimde kabaran kır çiçeğim sendin. Hatırla, bu na tamam aşka sen kendin gönüllü geldin. Ve bir gün, -ne olur, artık yeşer- diye yarınlara ve umuda bu sürğünü ben diktim! Neden cüce kaldın ki? Bir türlü boy atmadın, ne acı. Bak: Bu sensin işte! Kalbimdeki süresiz kiracı, beynimdeki o anarşist ama tatlı işğalci! Şimdi; Sen bir bir yakıp yıkıyorsun ya yar, en derin hücrelerime sabır ve umutla ördüğüm direnç barikatımın tuğlalarını.. Ve şimdi son bir isteğim var senden; kendi ellerinle bir şerit çek, susmuş sus-pus olmuş yüreğime. Bir tek, hatıraların miras ve ölümsüz kalsın, yaralı yaralı kalbime. Gönüller sersem ve arsızdır, yarın ne olur bilinmez! Gözlerine sürme gibi çektin ya beni artık iz’in silinmez. Basıldı yürekte ki fermana mühür; "Aşk Mahali’dir. Girilmez!" 14/15:11:2014 Saat:23:45/15:15. |