O BENİIM BABAM
Dağ gibiydi,benim Babam.
Dağ gibi... Başı dumanlı, Hep omuzlarında taşırdı Kahır dolu,nasır tutmuş yılları. Memur emeklisi, Sekiz çocuklu bir aile reisiydi. Benim Babam... Muhtaç etmemek için bizi, Ek işde yapardı. Valiliğin karşısında, Yedi metrekare,bir yazıhanesi, Icinde,bir yazı masası, En eskisinden bir daktilo, Birde.. Sekiz-on tane sandelyesi vardı Devletle ilgili,ne iş varsa yapardı. Valilikteki o merdivenleri, Yaşına hiç bakmadan,defalarca iner cıkardı.. * Arada bir düşürürse, Ev,arsa,dükkanda satardı. Eh iste.. O gün,Babamın keyfine hiç diyecek olmazdı. Herkesle şakalaşır, Gözlerinin içi bile,ışıl ışıl parlardı...! * Babam.. Yazıhanesini geç saatlerde kapatır, Akşamları evimize, Hep istasyon tarafından gelirdi. Kara trenlerin kömür attığı, Kömürlükten..! Kestirmeden çıkardı o yol, Bizim mahalleye. Ama,zorluk çekerdi,her seferinde, O,bir metrelik perondan inerken.. İnat işte... Hepte ordan gelirdi,eve. Çoğu zaman yürürdü,binmezdi minübüse. Belkide, Vereceği iki lirayı düşünürdü, Hesaplar,aya vururdu, Kendi kendinin,gözünü korkuturdu..!!. Bizim ise... İnce hesaplara aklımız hiç ermezdi. Evin önünde,dörtgözle gelmesini beklerdik. Eli,hiç boş olmazdı Babamın, Ya bir karpuz,ya bir kavun, Birgün balık aldıysa, Ertesi gün,et ısmarlardı kasapa... Hava kararmak üzere. Neredeyse gelir artık, bizim köşeye... Yavaş yavaş belirirdi sülieti.... O... Başı dumanlı, Dağlar gibi.. Omuzlarında taşırdı, Kahır yüklü,nasır tutmuş yılları...! Koşar alırdım hemen, Elindeki eşyaları. Yüzüne bakardım büyük bir telaşla. Eğer yüzünde bir tebessüm varsa, Gözlerinin içi ışıldıyorsa, Nede güzel geçerdi öyle akşamlar... Hep beraber,yemeğimizi yedikten sonra. Biz ikimz,geçer otururduk,balkona. Bir taraftan çaylarımızı yudumlar, Baba,oğul tavla oynardık,iddiasına... Zarım iyi gelsede, Yanlış oynardım,yenilirdim. Onun yüzü gülsün,mutlu olsun diye... Bense,ışıldayan gözlerinin içinde Çocuklar gibi sevinirdim. İçimdende... Iyiki,bu adam"BENİM BABAM" derdim...!!. Mahmut Mücahit Özdemir |
Eğer yüzünde bir tebessüm varsa,
Gözlerinin içi ışıldıyorsa,
Nede güzel geçerdi öyle akşamlar...
Hep beraber,yemeğimizi yedikten sonra.
Biz ikimz,geçer otururduk,balkona.
Bir taraftan çaylarımızı yudumlar,
Baba,oğul tavla oynardık,iddiasına...
Zarım iyi gelsede,
Yanlış oynardım,yenilirdim.
Onun yüzü gülsün,mutlu olsun diye...
Bense,ışıldayan gözlerinin içinde
Çocuklar gibi sevinirdim.
İçimdende...
Iyiki,bu adam"BENİM BABAM" derdim...!!.
çok güzeldi Üstadım,kardeşim,muhterem Dostum,Ders vericiydi,ah keşke gençlerimiz,Anaya Babaya karşı vefasız,Hayırsız olmasalar,ve içten sevgi ve saygı üzere olsalar,ecnebi ciğeri beş para etmez gençleri örnek almasalar,özenmeseler,Dua ve selamlarımla.