Âh Vera
bu çağ,
bir Meryem boşluğu Vera bir Ebû Zer boşluğu, bir Addas büküklüğü boynundan giryân, şâh damarında kanayan Bedir boşluğudur Vera! lâkin, âhir-i zaman aklım çivili duvarlarda asılı idiğinden gör Vera? Şam yanıyor, Bağdat kanıyor Vera âh, bil Vera adayanlar ve adanmışlardan olanlar eksikliğidir bu kanayan coğrafya kül bacaklı yangınların abandığı merdivenlerde boğulur izmlerimiz evrenin hurda düşlerinde, feylosofların aklı kosmos ve kaosun raksı zaman aklım çıkıyor anlamaktan ben cüce her gece her hecede dev aynalarında dil çıkaran ben çağı bulamayan yitik kuzey neresi, ya şimâl hangi haylaz tutuyor el yeri etrafımda dönen boşlukta kaybediyorum gözlerimi astığım yivsiz çiviyi bakanlarla görenler arasında tayaflarım aklı çıkıyor anlatanın Vera yer kürede bir hüzün arşâ küskün gözü kapalı gidenin, Halep’te boğazına saplanmış idi dünya duymadı, görmedi âhını insancık ey masum çocuk! âh, dedim ya bil Vera bu çağ bir Resûl yokluğu zır zivır rezil haritalar cetvelle çizilmiş sınırlar parsellenmiş, sûni sınırlar.. arada kalanın âhı bile duyulmaz Vera modern zaman, modernite.. ulusçuluk.. bilinçaltı önyargılarımız bir coğrafyada kanar diğerine barbar bilmedi âdem! en ûlvi âyet kendisi idi Vera yaşamak Şam’da, Bağdat’ta, Doğu Türkistan’da Kobane’de, Gazze’de rüyalarımızı kana boyadı Vera ând olsun Vera hattatın alnında damlayan vav’a, sabahın fecrine, O’nu zikreden aya; her gece ama her gece göğsümde bir âyetle patlıyorum Gazze’de, yanan Bağdat’ta, kanayan Şam’da... vel’âsr / innel’insâne lefî husr âh Vera.." Uğur Ali İmrân |