Sen (s.a.v), Ruh Kandillerine Efşânsın
Sanadır bu hasret
Sanadır bu davet Ey gül kokulu Muhammed.. Sen âlemlere şan Ruh kandillerine efşânsın Yüreklere inşirah ile nurefşân Buhran olmuş dünyamıza rahşânsın ve sevgili, hasretin sinemizde oldu el-intizar Gel artık ey kurak aşk iklimimizdeki gül ve lalezar Sensizlik her dâim felekten firkat eyledi bu cana bizar Gittin, nuru hülyan üzerimize çöktü, gönül oldu ah-û zar Her dâim koyu hüzünler ardından senden bize düştü ey gülzâr Özlemin dalga dalga aşk ile kuşattı içimizi, iliklerimize hasretin sızar Gündüz kandilimizi her zaman siyah tülle örttü sinsi ufuklardaki duvar Yokluğunda; dert tasa iklimimizde yeşerip durdu, ağlayan analar var İndi üzerimize boranlar, hep kan renginde toprağımıza düştü kar Yorgun kirpiklerimizde boğulduk, gel artık ey vuslattaki yâr velhasıl sevgili.. Yokluğun yüreklerimize ram ile intizar oldu Dünyamıza dar, dilimize dildâr, kalplere bizar oldu Sevgili, vuslatında; Kalpler aşkının kıyamında seyrân ile cezbedar oldu Özlemin; Ondört asırdır gönüllerde yanıp tutuşan tebar oldu Sevgili, sen; aşk iklimimizdeki bahar, sevda ülkesindeki diyar ve o diyardaki yârsın Sen, ümmetin ile cehennem arasındaki duvarsın Ey yüce sevgili, sen her dâim gönüllerde varsın Sen, kalplerde yanıp tutuşan âhsın Sen, insanlığın çıkılmaz buhranına deva ile izharsın Sen, kalplere ferahlık yayan rüzgar, yüreklerdeki ârsın Sen, iliklerimizdeki vecd ile, can ile, dılşat ile sızlandığımız nârsın ve o nâra zarsın; kalbimizde aşk ile zikreyleyen o zarada efzârsın Sen, “Lebbeyk, Lebbeyk” , nidâsında Bilal-i Habeş’e canhıraş ile ah-û zarsın ve sen ey yüce sevgili; ins ile cins ve onsekiz bin âleme Rahman’dan bize gönderilmiş Muhammed-ül Yâr’sın... Uğur Ali İmrân |