(...)Ölümler kuşandım yokluğunda Kemiğe dayanan kınsız kılıçlar Ve soysuzdu koynumda kundaklanan yangınlar Ne su ne de rüzgar kâr etmedi söndürmeye... Bil istedim! Namussuz ağrılar çakıldı her yanıma Kaç çocuğun gözleri düştü gözlerimden Kaç kadının gülüşleri vuruldu dudak kıvrımlarımda Acının çeşnisini sürdüm yaralarıma Ve ben tanrım ben! neden ölmedim? Potinlerim vardı benim Birbirine vurdukça gürlerdi Ya da ne bileyim Belki de çocuktum da bana öyle gelirdi Şimdi vuruyorum ya iskarpinlerimi birbirine Arada kaptırıp vuruyorum ya hatta beynime, beynime Neden gürlemiyor ey tanrım? Hayır! Bir gidişe değil bunca sitem, bunca isyan! Bir ölüşe hiç değil! İşte tam burada bir parantez açmak istiyorum Allah’ım (...) Açtım parantezi ve kapattım. Doğal bir afet yaşadım ben biliyorum Diğerlerinden farklıydı yalnız bu Adı ne deprem ne sel ne de toprak kayması Bir felaket ki hâlâ enkaz altındayım, bağıramıyorum ve boğuluyorum! Yokluğunda sınırlar aştım ülkeler boyu Kırlangıç kanadında umutlar bekledim ummanlar ardı İşgaller kuşandım tepeden tırnağa Mağlubiyetim saf tuttu yanıbaşımda Topraklarım düştü, denizlerim kurudu Sahipsiz bir yurt gibi bekledim seni Şimdi tam da burada Şair öldü. Lâkin bu sadece bir şiir değildi! Bil istedim! 02:20/19.04.2015/Sev_tap |