SEVDİĞİM KADAR SEV İSTEDİM...Benim “Günaydın..!” deyişimdin Perdeyi açtığımda sen doğardın odama. Tutup kaldırırdın ellerimden gülümseyerek, Sonra yıkardın ellerinle ellerimi ve yüzümü Ben de unuturdum yaşarken çektiğim tüm hüznümü Aynada seni görürdüm Ne güzel gülümserdin ayna gibi bana Ocaktan sen kokusu tüterdi Ve ben iki fincan sen doldururdum Sen karşıki çekyatta beni izlerdin Ayağında kırmızı terliklerle Tırnaklarında bir sır varmış gibi Saklardın ayağını benden, yüreğini sakladığın gibi Olsun, ben seni sırlarınla severdim Falcı bacı olurdun sonra, Ben tüm fallardan seni dilerdim telve telve Yanıma gelmeni beklerdim, sen karşı çekyatta, “Ben böyle iyiyim.” derdin Dert etmezdim, Seni böyle uzaktan da severdim kahve kokulum Su uzatırdım bir bardak içinde, “Su hayattır.” derler ya Hayat olsun isterdim, her bardak su sana Ben seni okyanuslarca severdim Sonra çayın altını yakar kahvaltı hazırlardım, Sen en çok da vişne reçelini severdin Ben her kahvaltıda vişne reçeli olmayı isterdim Ben seni tüm reçellerden bile çok severdim Sofrayı kaldırır, masayı temizlerdik beraber, Sonra ellerini yıkamaya götürürdüm Yıkardım ellerimle ellerini, Kurulardım bir havluyla şefkatle seni Ellerinden başlamıştım sevmeye ilk önce Sonra gözlerin girdi ellerinle arama. Gözlerini ellerinden daha çok sevdim, Ellerine söyle ama! Bir film koyardık sonra Otururduk farklı koltuklara Ben, omzum yastık olsun isterdim sana Omzuma tercihindi çekirdek ve kola Sen film izlerdin, Ben seni saramayan kollarımın öksüzlüğünü Buza keserdim omzuma gelmek istemeyince Ağlardı içim gizliden Ben seni rekorları alt üst edecek bir film gibi severdim Sonra kadehler çıkarır aşk rengi bir şarap açardım bize Kadehini kaldırırken “Sana..!” diyerek gülümserdin Ben hep bize içerdim; sen, bana Peynir tabağı yapardım şarabın yanına Ben, seni şarabın peyniri sevdiği gibi severdim Aşkımı anlatmaya başlardım, Sen usulca dinlerdin, Kimse beni böyle güzel sevemedi, derdin Bir gün senin de beni böyle güzel sevmeni dilerdim Zaman nasıl geçerdi anlayamazdım ama Sen yanımdayken bu kadar dosttum zamana ve sana Gitmek isterdin sonra bahaneler uydurup, Her gitmek isteyişin öyle koyardı ki bana, Gülümserdim yine de hiç hissettirmezdim sana Kapıdan çıkmadan sarılırdım dudaklarına, Dudaklarım “Gitme, kal!” derdi sana Anlayamazdın “Acele, geç kaldım, kızacak annem yine.” Dudaklarım da anlatamadı, Sen yanımdayken sana olan hasreti. “Haydi, çıkalım.” derdim artık gitme vakti geldi Binerdik arabama bir kağnı gibi ağır ağır sürerdim İçimden hep “Bu yol bitmesin.” derdim Yol boyunca parmaklarım parmaklarını severdi İnan, onlar da bu ayrılığı hiç istemezdi Biterdi evine giden o yol Bahçe kapından bakardım içeriye girinceye dek Bir el sallardın, beni kendi dünyama uğurlardın Eve güvenle girinceye dek, “Bir kötülük seni bulmasın.” diye beklerdim düşünerek. Bana mesaj yazmanı tembihlerdim Evde olduğunu bilmek isterdim Sen girince yatağına ve bunu söyleyince bana, Telefonumun bildirim sesi, dönerdi adeta bir ezana Öyle rahatlardım güvende olduğuna, Sonra gelir girerdim yatağıma Sana hep “İyi geceler!” dileyip de yatardım En iyi gecem sendin, bunu anlatamazdım Girmezsin, diye rüyalarıma uyumaya korkardım Hangi rüyamda olmasan ben hep sıçrayarak kalkardım Senden çok şey istemedim, Sadece benim seni sevdiğim kadar Sen de beni sev istedim Ya da sadece sev istedim 23.04.2014-İstanbul Abdulkadir Güngör |
Sadece benim seni sevdiğim kadar
Sen de beni sev istedim
Ya da sadece sev istedim
Ben çok şey istemedim…
Bazen sadece yağmur yağsın istersiniz,ne onu, ne de o kır çiçeklerini..sadece yağmur yağsın istersiniz..ne o ne de o kır çiçekleri solmasınlar diye hep yağmur yağsın istersiniz..işte bu yüzden sevdiğiniz kadar sevsin istersiniz,ne eksik ne fazla...Oysa karşınızdaki o çok sevdiğiniz insan,kalbinizi açıp verdiğiniz o kocaman sevgiyi görmezden gelir,yok sayar belkide umursamaz... Herkes bir beklenti içinde olabilir ama sevmek bambaşkadır, karşılık beklememektir,siz karşılık beklemeden seversiniz,sadece sevdiğiniz kadar sevilmektir muradınız ama oda olmaz... Sevdiğin kadar sevilirsin demiş üstad. Sevdikten sonra gerisini tevekkül et. zaten alamıyorsan karşılığını yanlış kişiyi sevmişsindir demektir....
Aslında sevilmediğini hissetmek,derinden yaralayan bir durumdur...Çok sevdiğin kişiyi sorgularsın arada. Ulaştığın sonuç olumsuz olsa bile, "yok yok, o da beni çok seviyor" dersin. Ama bir hareketi bu acı gerçeği yüzüne tokat gibi vurur.... Işte insan o zaman tükenir... hayatta en çok sevdiğin değer verdiğin seni senin onu sevdiğin kadar sevmez hatta belkide aldatır öyle can acıtırki kavrulursun....
illa ki sevdiğimiz kadar sevilmek istiyoruz ki aşağısı kurtarmıyor üstad, oysa seviliyor olduğunuz gerçeğiyle yetinseniz ne karşınızdakini üzersiniz ne de kendiniz kuruntulara girersiniz....hiç sevilmiyorsanız zaten anlar ve ona göre davranırsınız....O nedenle ben hep '''' sevildiğin kadar sev diyorum,kimsedende bir gıdımcık sevgi dilenmiyorum....Sevgime layık olanlarla yürüyorum,gerisi kocaman bir teferruat...
Yüreğiniz kaleminiz çağlasın ve yüreğiniz kadar sevin sevilin...Bu evrende sırtınızda ve gönlünüzde taşıdığınız yükte çilede sevgi olsun.... selam ve sevgilerimle... peri