Anne
oyuncularının sadece son perdesinde derinlik aradığı
hayat denen sahnenin arkasında bir kuliste pişmanlıkları ve kaygılarıyla bir adam yaşar anne… mevsimleriyle düşlerimi hazan sarısına boyayan sevdiğim renklerinden mavisini kaybettiğim bir yaşam kol gezer içimde neresinden tutsam elimde kalan bir yaşam... parlak spotları altında gözleri kamaşan bir çocuğa benzediğim bu hayatın beni farklı yönlere savuran rüzgarları gibi o akşamın ılık esintisi götürsün sana selamlarımı gülün üstüne damlayan kırağıdan anlarım ağladığını anne korkudan sünnetçiden kaçıp ağaca tırmanan sübyanın gözlerindeki pamuk şekeri buluttan... hani dizlerinin bağları çözülür ya birdenbire seni düşündükçe uzak dağlara selam götürürcesine terli bir kısrak geçer içimden... daldan dala dolaşan kanadı kırık güvercinini art niyetli avcıların kovaladığı yalnızlık ve korkularıma dağılan gölgeleriyle katar katar solgun yüzlü yolcular geçer gecelerimden... bana geri geldiğini geceyi yırtan sesinden anlarım anne sonsuza dek kaybettiğimi sana uçamayan güvercinimden... Josef Kılçıksız |
tebrikler ve saygılarımla.