SEN BANA YAR DEMEDİNkör bir kuyuydu yüreğin içine ne atsam bana ait kaybolup giderdi bilinmezliğe ardından gözlerinin feri kaçmış bir kaç anı çığlık çığlığa yankılanırdı bumerang gibi gelir vururdu beni sana söylemediğim en hassas yerimden yani tam sol/umdan. yağmurların elleri yüzümde güneşe küs gözlerimde izi kalmış hayata kalkık omuzlarım dik durmaktan yorgun çöküntüdeyim varlığına umursamazca silkelesem düşeceksin biliyorum biliyorum da kıyamıyorum işte kıyametime aldırdığımdan değil ki sensizlik bu dünyada kıyametle eş değer olsada senin düşüp kirlenmen ar geliyor bana. neyin kafasıdır bu sevilmediğini bile bile, neyin beklentisi hala desem de yüreğime inatla ayağını koymuş kapı girişine ben kapatmaya çalıştıkça direnir ruhunda direnişçilik var ne de olsa haksızlığa az siper etmedi gövdesini yediği çuval dolusu lafları dizdi mahkum edildiği aşka kelepçeli ellerinin anahtarı elinde sanki kaçsa sırtına yiyecek kalan son mermiyi hep böyle olmaz mı ne kadar kaçsan yetişir ardından kaçtıkların karanlık bir sokağın birinde elini kapatır ağzına,nefesin dar gelir ciğerine faili meçhulsündür artık dosya arasında solan yüzlerce kişiden biri. bir akşam üstüydü ellerin ceplerinde gözlerindeki derin yalnızlığın gölgesini saklamak için başın önde yüreğinde cenk eden ’’bizli’’ anıları elinin tersiyle silip yendiğini zanneden dudaklarında sinsi gülüşün sarkarken yeni yalanlar doğuyordu sol yanının karanlıklarına ısıtmasada ışığında yol alıyordun ya yeterdi sana. sen bana hiç ’’yar’’ demedin düşmekte vardı biliyordun ayağının tökezleyeceğini bilmenin endişesiyle yaşadın halbuki düşmekte güzeldir be böylesi onursuz yaşamaktansa bilmedin anlamadın.. sana sayfalar dolusu kelimeler dökmüştüm bilirsin her şiirimde biraz sen kokardın sandal ağacının en nadide kokusu sarardı ortalığı burnuma dolan rayihan yazdıkça yazdırırdı ne yazık bir tek kelimeye sığdırdım gidişini o yüzden eksik kaldı bu şiir. ’’HOŞÇAKAL’’. Ayvazım DENİZ |