Sahi kimim ben?
Bir yağmur damlasında, bir volkan nefesinde
Muradını arayan o bi’çare kul benim Ve garip bir şiirin, henüz arefesinde Hadi gel bu sırrıma biraz ortak ol benim Cahil görünsem bile, sanma ki boş biriyim Bazı çok zalim olur, bazı çok hoş biriyim Ne ayık gezdiğim var, ne de sarhoş biriyim Ne bir dua et bana, ne ahımı al benim Ne gittiğim bir yer var, ne dönecek bir yerim Namertlere buğz eden, haspalaşmış bir erim Ne Rahmet’te gözüm var, ne de yanmak isterim Cennetle cehennemin arasında tül benim İsyanın poh pohçusu, tevekkülün diliyim İlmin deryalarında, imanın sefiliyim Bazen çok aklı selim, bazen tam bir deliyim Ne kapına davet et, ne kapımı çal benim Hercai bülbüllere, Gülistan’ı dar eden Kurumuş toprakları, şah’ı Lâlezar eden Letafette isyanı, yokta şükrü var eden O yegâne menzili meçhul olan yol benim On sekiz bin alemde, yanacak tek çöpüm yok Bir yere sığmasam da, zerre kadar çapım yok Çaldığım hiçbir kapı, çalınacak kapım yok Hadi gel de adımı benden önce bul benim Faruk Atli. |
O yegâne menzili meçhul olan yol benim
çok içten ve samimi dizelerdi...