Teneşir
Ey koca kainatı yoktan var eyleyen Hak
Celalinin gürzüne Maşuk mu ettin beni Bir hasret mahpusunun zindanında tutarak Sabır dehlizlerinde böyle tükettin beni Menzilimse meçhulün ardı sıra sürünür Beklerim hiç bitmeyen gecenin sabahını Ufukta bir Yusuf’un yalnızlığı görünür Yüklenmiş Mısır gibi Züleyha’nın ahını Mevsimi hep hazandır aşıklar ülkesinin Ve henüz renkler zuhur etmemiş kırlarında Bir vuslat ümidinin, belki bir yar sesinin Şarkısı bestelenir soğuk rüzgarlarında Şimdi hangi teselli zapteder sensizliği Hangi dua bastırır söyle gönül sızımı Bir feryat ki bozacak birgün bu sessizliği Bir müjde kaldıracak gönlünden enkazımı Yüreğimden geçiyor ağlamaklı bulutlar Kirpiğime yürürken gözlerimden bir hüzün Gönül teneşirimde can çekişir umutlar Emsal oldu geceye karanlığı gündüzün İsyanın menbaıdır Nilüfer yatakları Gelinciklerse en çok vedanı hatırlatır Zambaklar ayrılığın kan tutan yanakları Ayrılığı en güzel papatyalar anlatır Kırlangıçlar taşısın ölmüş hayallerimi Ah desem, yüreğimden bir volkan fırlayacak Sadece kelebekler bilecekler yerimi Aşk beni de bir garip pervaneden sayacak Son sevda da yaşandı gelen bu son hükümle Gahi vuslat ümidi, gahi hasret güderek Şimdi ben gidiyorum bir zerrecik yükümle Gahi razı kadere, gahi isyan ederek. Faruk ATLI |
Güne düşmeyi fazlasıyla hak eden bir şiir.
Neylersin... Kriterler farklı anlaşılan.
Sağlık olsun.
Yüreğiniz kâim, kaleminiz dâim olsun...