Son Alperen
Muhsin Yazıcıoğlu’na...
Eyyy koca reis, son alperen İnsanları yiğido diye anılan Anadolu’nun bağrı sayılan Bilenlerin “Sibirya” dediği Sivas ellerinde Üşüyerek dünyaya geldin Çocukluğun, gençliğin, hatta bütün ömrün Sefalet içinde üşüyerek geçti Ama hiç dert etmedin bunları “Altı üstü ne ki? Sefalet ve soğuk, hepsi bu” dedin İnsanlığa şükür ve kanaati öğrettin Hapislere düştün, hücrelere girdin Tırnakların söküldü; acı, zulüm, işkenceler gördün Ömrünün belki de tek isyanını pencerelere yaptın “Güneşimi kapatmayın, beton çok soğuk, Üşüyorum” dedin Aşmak istediğin kekik kokulu koyaklara Cansız bedenin düştü Oralarda iki gün ruhun dolaştı “Güvercinler ülkesi” dediğin yer, Keş Dağıysa eğer Aradığın o çeşme başı da Kevser Pınarıymış meğer Sonsuzluğun sahibine seslendin “Sana ulaşmak istiyorum” diye yalvardın O sensizliğin sahibi seni duymayacak Kendisine teslim olmuş bir gül adamı Daha ne kadar yalvartacak sandın Üşüyerek doğdun, üşüyerek yaşadın, üşüyerek şehit oldun Yeni yurdunu bile bir bahar gününde karlı dağlardan seçtin Şahadetinle bile neler anlattın bize, adeta üstümüzden geçtin Ama artık üşümeyeceksin Kabrindeki nur ve milyonlarca fatihayla ısınacaksın Çok erken terk ettin bizi, yaşın ne ki? Daha elli Senin suçun belli Bu millete hizmet ettin Peki, eyyy koca reis, son alperen Bizim suçumuz neydi… |