KAN ÇİÇEKLERİey toprağı kan çiçekleriyle sulayan genç olmanın nasıl bir şey olduğunu göremeyen çocuklar bugün sizin gününüz kalkın yine düğün var. yüzü çorak toprak gibi çizgili analarınız kına yakıp göndermemiş miydi böyle bir düğüne al bayrağa sarılı mezarı olmayan sabi sübyan koyun koyuna yatarsınız Anafarta sırtlarında. 18 Mart daha onbeşine girmemiş bıyıkları henüz terleyen çocuklar yürekte iman yürekte sevgi taşıyan dönmeye değil bu düğün de ölmeye gittiniz. öyle bir düğün ki böylesi dünya alemde görülmedi. ayakta çarık saçlar tükürükle jölelenmiş akşamdan yenen bir tahin bir kuru çorba içilmiş gülerek hazırlanmıştınız bu kutsal düğüne kıyıları döven Çanakkale’nin kızgın denizi sizi görünce durulmuş gözleri şaşkın bakakalmıştı. komşunun köpekleri biraz hasetlik biraz hırs ve en çok da merakla yalanarak toplandılar Çanakkale sınırlarına. damat, Mustafa Kemal Atatürk çocukluktan vurgun kıza öl dese ölecek. gelin, Vatan, ah daha önce kimler istemedi ki başlık parası vereni mi dersiniz sinsi sinsi kaçırmak için tuzaklar kuranı mı eteklerinde gökyüzünü delen dağları her tür çiçeğin açtığı yanakları dudaklarında en ağır ağıtlarla dünya güzeli bu kız kalbini Mustafa denen yiğit, mert bu adama kaptırmıştı ve Millet denen aile onları birbirine uygun görmüştü. 18 Mart da düğün dernek kuruldu. kalleş köpekler düğünü bastı ellerinde son model silahlar gözler kan çanağı parçalamaya meraklı vahşiler çoluk çocuk demeden saldırdı siz kınalı kuzular göğsünüzü gelinle damada siper ettniz elde silah yok yumruklarla devirdiniz ve her ölen kardeşinizin düştüğü yerde kırmızı kan çiçekleri açtı. açın gözlerinizi sizi koklamaya geldik. Ayvazım DENİZ |
yazan kaleminizi coşan yüregınızı alkışlıyorum
_____________________________--saygılarımla selamlar