ÇANAKKALE'DE ZAMAN
Şu uçsuz bayırlarda gelincikler yeşerir,
Kabarır bir okyanus, şafak söktüğü an’dır! Burda aşkın harıyla mermer duvarlar erir, Burda kurşunla kuşun vuruştuğu zamandır! Bir kınalı kuzunun ’selam’ dediği tan’da, Mahşerin ortasında o müstesna gündeniz! Bozkırın yüreğinden mor tufanlar doğanda, Gir koynuna ey ateş, kurşun köpürsün deniz! Tek O’na sevdalıyım, içimde tek o dem var, Gönül burcumdan süzdüm al sancağın süsünü! Bu ne kut Çanakkale, listende kaç dedem var, Her seher deli rüzgâr söyler mi türküsünü? İçinde kalsa boğaz bir amansız cinnetin, Yurdun iki yakası tunçtan iki cihandır! Bir şarapnel parçası, anahtarı cennetin, Kanın rüzgarla cenge giriştiği zamandır! Tekbir yağar kubbeler, gül sağar minareler, Şanlı kızıl tuğların çağlar bilir farkını! Bir mermi bir merminin göğsüne nasıl girer, Derin karanlığında kıl yarar mı kırkını? Fışkıran her damlası muştular bir baharı, Hükmü yok bu meydanda kopan, kemiğin, etin! Ölçeği parçalarken Seyit’in damarları, Gözlerinden öpüyor şu kopan kıyametin! Düşünsün şimdi dünya asırlarca sırrını, Dağ nasıl yaslanırmış çölden gelip denize? Yâr karanfil buyursun, kılıç sıyırsın kını Bir çift güvercin uçsun Mustafa’dan Cengiz’e! Kırmızı gül bitmez mi, can toprağı öper de? Can ki esrik bir kanın ötesinde cihandır! Bir mavzer gibi yürek çırpınır ötelerde, Külümün asumana eriştiği zamandır! Durmuş Kaya-yitikozan |
Yüreğiniz var olsun ozanım şehidlerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun.