Çığlık
Üstüm başım hep sen,
Saç telin takılı kalmış gömleğimin yakasına Duruyor hala ellerim de kokusu ellerinin Dudaklarından boşanan sözler ezberimde ’’Uykumdasın’’ Uykunda mıyım bilmiyorum ama uykum senin Çığlık gibi yasaklıyorum seni unutmayı Çığlık atmış gibi utanıyorum seni sevmeye Ve çığlık ben, Çığlık ellerimiz. Gözlerin dokundu sanki bu odaya Gökyüzüm alev aldı Çırpınan ses tonlarımla Sen güneş,bulutlar sen Bana verdiğin mendil başucumda Mendilin kokusu sinmiş sanki odama, Yırtık bir papatya aldım sana Gözlerine bakmaktan unuttum vermeyi, Sen hiç unutmayacak olsanda hep sevdim seni Ama şimdi terketmek üzereyim bu kenti Ve sanki kalksam ayağa sonunu bilmeden koşacağım sana Uzaklaşmak mı? Bu bana hatırlatılmış en büyük iftira Kalbimdesin, Yanımda duruyorsun Eğer bir adamın hayallerine sahipseniz sizi unutmak sessiz bir elveda Eğer... Şimdi bekliyorum hiç gelemeyecek olan o gözleri Bir göç burnunuza yaslanmış dünyaya hükmetmiş gibi Ve sanki o göç bir yenilgi bekliyor Seziyorum gelmiyorsun, Kirpiklerine tutunan elvedalarını değil hoşçakallarını ezberliyorum Bekledikçe ezberimden dudaklarıma çarpıyor o sözler; ’’Çay karası gözlerin’’ Bu cümle ile beraber beni kirpiklerinden azat et Ben ne bu söz Ne de seninle yaşlanan çığlığım ile senden uzaklaşamam. Bilmiyor musun? Eğer bir adamın hayallerine sahipseniz sizi unutmak sessiz bir elveda Eğer... |