Maviyle...belki bir yıldız ya da güneş değilim ama pervasız bir rüzgarım ve deli deli esip fütursuz bir yağmur gibi yağabilirim boz/kırlarına ben ki en yüksekten yuvarlanmışım cehennemin ta dibine ne yana dönsem yüzümü alevler sarmış tutuşmuşum kaç kere saçlarımdan tırnak diplerime sayısız gemiyi uğurlamışım limanlardan sayısız treni karşılamışım istasyonlarda sokak lambasının yanmadığı yerlerde gözlerimle aydınlatmışım yarin gül cemalini çiğnenmişim hiç hesapsız ve çiğnemişim yeri gelince gerektigince hiç bitmeyen bir roman gibi yazılmışım, çizilmişim, yırtılmışım yok yere ve sen bunca yaşanmışlığımı yok sayıp bana sunduğun yokluğundan varlığını dileniyorsun ey sevgili bak şu merdivenlerin heybetine hele bi bak şu dağların azametine kim çıkabilmiş ki tırmanmadan, yorulmadan en yücesine bilmez misin ki? bir kadının çehresi devrimin sokaklarını adımlamaktır ve bilmez misin ki en büyük emekçilik sevgi işçiligidir yoksul bir kasabanın taşlı kaldırımlarında yalpalıyorum her sabah ve balıkçı kayıklarının iyotla karışık kokusu sızıyor çok uzaklardan burnuma her gördüğüm kargayı martı sanıyorum ve her çam ağacından kozalak değil akasyalar, leylaklar, yaban gülleri topluyorum dalında kirazı görebilmek için çocukluğumdan bir pencere açıp resmediyorum en kallavisinden pastel boyalarla ve sonra da toplayıp hapur hupur yiyorum onları yalancıktan da olsa iştahla ben diyorum be adam ben! hayatın tam içinden geliyorum ya yaşamak demişim ya da ölmek! tanımamışım mecazında griyi bilmemişim siyah ve beyazdan başka renk ama tüm bunlara rağmen Deniz ve gök arası büyük bir aşka boyamışım tüm dünyayı birini karnımda büyütmüşüm birini kalbimde ama ikisini de aynı aşk aynı inanç, aynı direnç ve renkle sevmişim maviyle... söylesene senin rengin ne? 01:00/09.03.2015/Sev_tap |