Asude hanımAsude hanım Yüzünüz manzaralı goblen çenenizde bir ben denizi çimeni de vardı sanki yüzünüz Halice dönük sırtınız Anadolu hisarı saçlarınız sarı mıydı sönük dü her ne varsa yanınızda yörenizde törenizde hata mıdır desem adınız Asude yüzünüz ak patiskada kanaviçe çok renkliydi dünyanız hiç durmazdınız evinizde arabalı ada vapuru gibiydi yaşantınız bata çıka her gün giderdiniz adalara Modalara alacalı bulacalı farbalı çingene eteğinizle balkona çamaşır asardınız ya yüzünüzde yaşmağınız o kaçamak bakışlar neydi o gülümseme yani yok hayır deme yin şimdi biliyorum banaydı bu işve bu göz süzmeler hayy çok yaşayın siz e mi Asude hanım ne yalan söyleyim siz aslında çok güzeldiniz desem ki tığ işi oya has cemaliniz sıfır boya yüzünüzde inkar edemem kudretten güzeldiniz o son gün müydü hani son görüşmemiz mi bana rıhtımda el sallamıştınız elinizde şemsiye üstünüzde Ferace ve ben de son kez göreceğim görürüm diye koşturmaktan kara su inmişti ayaklarıma az mı koşmuştum peşinizden son dakika yetişmiştim gemi kalktı kalkacak Allah’ım o ne gündü hangi gündü bilmem ama dünlerden bir gün hangi mevsimdi derseniz galiba sisli ve yağmurluydu İstanbul lakin bu anımsadıklarım çook çok eskidendi Asude hanım Yüksel Nimet Apel 24/Eylül/2013/Salı/Bodrum |