Sana doğacaktım
yıllar sonra gömüldüğüm karanlıktan çıkıp
taşıdığım ayaklı cesetten kurtulacaktım Sevda sözcükleri saracaktı dilime yüzüme anadan üryan gülücükler konacaktı ikinci bahar adında sana doğacaktım yeniden doğacaktım,gömüldüğüm o yerden çıkıp sana yeşerecektim bir akşam üstü rengi süt beyazı kefeni,kırmızı makasla kesecektim bir akşamın alaca karanlığında ellerimde ebediyeten gelen bir demet pembe çiçekle sana doğacaktım tutunacaktım bir deli rüzgâra gölgemi rehber seçip düşecektim düş kentin yolarına adım adım gölgemi izleyecektim sabaha doğacak güneşin göz yaşlarını silip sana doğacaktım saçlarını tararken rüzgarın cılız bir ses tonuyla seni soracaktım geceye incitmeden karanlığın ruhunu yıldızların ışıltısında bir yakamoz edasıyla sana doğacaktım tutunacaktım kadife düşlere mor ötesi kızıl çayların kıyısında geçecektim hayalet kentlerin savaş meydanlarında yenilmiş ruhlar gibi zafer naraları olacaktı dilimde kayb ettiğimi bile,bile sana doğacaktım ama sen...! . . . ve sen yoktun işte Mehmet Kılıçel |