Gözlerin...
Gözlerin ne çok şey anlatıyor bana
bazen özgür bir kırlangıç gibi bazende yaralı bir güvercin gibi gözlerin öyle derin öyle dipsiz ki sonu olmayan bir uçurum gibi düştükçe düşüyorum lakin korkularım yok bir yerlerde izbelerde en gizli kalmış sırların var asma kilitli kapılar ardında düşüncelerin ulaşılmayan denizler gibi el değmemiş gezilmemiş koyları kuytuları çok. Beni benden alıp uzak diyarlara götürüyor gözlerin bilinmeyene bulunmaya doğru evrenin her köşesinde senin izin var karanlığa dokunsam bir çiçeği koklasam senin yüzün var dolu dizgin koşuyoruz seninle dağları yolları aşıyoruz nefes nefese öyle zor öyle güç ki yetişmek sana sende ki bu bitimsiz arzu hevese. Gözlerin ne çok şey anlatıyor bana bazen kendini rüzgara teslim etmiş bir uçurtma gibi gözlerin bazen de göğe salıncak kurmuş bir yıldız masum bir çocuk gibi sevecen yalnız. Şimdi bulutlara bakıyor gözlerin yağmuru özümser gibi baharı getiren cemreyi müjdeler gibi sonra bir sıcaklık hissediyorum gözlerinde güneşten daha sıcak eriyor bitiyor kavruluyorum ürkek bir ceylan gibi yüreğim gözlerin ah o gözlerin keskin bir hançer ucu sivri bir ok vuruyorsun vuruluyorum. Galiba... Ben sana aşık oluyorum... İsmail Kurt 24.02.2015 |