KEL KAFALI ÇOCUKLARDIKKel kafalı çocuklardık Bilmezdik öyle sağ sol. Tek bildiğimiz ya eski çoraplardan yaptığımız, Ya da lastik bir toptu. Ona da derdik fotbol. Yuvarlanırdık tozun toprağın içinde. Cıvıltılarımız dört bir yana neşe saçardı. Mikropmuş, bakteriymiş vız gelirdi. Alayına resti çekmiştik. Yedi belaydık resmen. Sokağa indik mi hepsi bizden kaçardı. Öyle agaya beleş tuvaletlerimiz filan da yoktu. Orman katliamları da başlamamıştı henüz. Sıkışınca bulurduk bir ağaç Bir yandan su dökerdik Bir yandan çevirirdik topaç. Yalnız kızların işi zordu. Ellerini önlerine atıp koşmaya başladıklarında. Anlardık tuvalet ihtiyaçları geldi yani Düşerdik peşlerine… Az sapık değildik bizler de hani. Kim bulursa tahta tekerlekli bir araba. O ağa olurdu artık bizler de maraba. Saygıda kusur etmezdik elbet. Kızdırmamak için ağayı. Kızlar kuyruğa girerdi adeta Öpüp de prense çevirmek için , Sümükleri yeşil yeşil akan kurbağayı. Teksas, Tommiks, Zagordu hitlerimiz. Asla eksik olmazdı bitlerimiz. Babalarımız dert etmezdi pek bu haşaratı. ‘’Bit yiğitte olur’ derlerdi. Bitli bitli fırlardık sokaklara. Bizden önce koşardı itlerimiz. Çam iğnelerinden kolyeler yapardık kızlara. Bayılırdı haspalar Sıkıysa bayılmasınlar. Evcilik oyunlarını bozardık Arasıra bazılarımız dayak yerdi onlardan. Kızlara dövüldü diye kızardık. Laf aramızda en çok da beni döverlerdi. Ama yine de en çok beni severlerdi. Ya, zorla değil ya Taa o günlerden severdim mutfağa girmeyi. Tencere-tavayı kapardım. Kızlara çamurdan pastalar yapardım. Kavga da ederdik elbet. Hatta bazen mahalleler arası olurdu. Lakin nasıl becerirdik bilmem, Kafa yarardık, kemik kırardık da kalp kırmazdık. Sanırım namert yoktu aramızda. Ya da o kavramı öğrenmemiştik henüz, Kesinlikle arkadan vurmazdık. Kel kafalı çocuklardık hepimiz, Şimdi kel kafalı büyükler olduk. Ne mertlikten eser kaldı hatta ne de insanlıktan. O eski günleri sayıklar olduk. |