uyan ruhumkabir azabı çekiyor secdede diz çökmüş azizeler . siyah pelerinlerini kan bürüyen siyonlar akrep yelkovan kıskacında an kaybediyor ayaklanıyor karanlık gökyüzünü sarınca günah tohumları uyan ruhum uyan ölülerin sırtında neşter kesikleri kahır kokuyor sokaklar ah tanrım işlenmemiş kağıdın ne günahı var bu kara yazgıda umut peydahlanıyor inanç yağmurunda zülmun içinde kıvrandıkça yoksulluğun ayak sesleri ölüm perdesinden yumalım gözlerimizi öl ruhum öl ellerimde kaldı yosun tutan anılar kor yüreklerde ölürken sübyan bedenler öl ruhum kül tablasına bastırılan nikotin kokusunda tanrının sesine kulak ver. titrek mum alevinde çürüyen kara topraklarda yeşeren bir filizin ağzına düştü yoksuluk.. iğfale uğrayan gençlik örtüyor kimsesizliğini şehrin gardiyan bir suskunluk şimdi gökyüzü... diril ruhum diril dirilt yeni yetme düşleri kıblegahı kara çarşaflarla örülü tenimin kerpiç yanından büstleri yıkılmış heykel kenti yüreğimin iğfale uğrayan gecenin yosma karanlığında sev ruhum sev yeniden doğmak için çığlık sesleriyle susturulan ruhum ses ver ecel yolunda benliğime ölüm sana bahşedilmiş bir nimet olsa da kıldan ince hançerli sözlerin keskinliğinde kan topluyor gözlerim yavaş yavaş dökülüyor ağız çukuruna yaşlarım yabanileşen dişlerimle kesiyorum çürümeye yüz tutmuş kalbimi ağzımda çürük et kokusu diren ruhum diren Remziye Taş |
Son ama sanki hiç bitmeyecek bir son la.
Güzeldi.