DÜŞÜNbir inat uğruna nice sevdalar heba oldu saklanan duyguları bulmak hiç kolay değil elma dersem çık armut dersem çıkma denir ya hani bak diyorum işte elma... gölgelerin arkasına sığınan çocuk ruhunu sevmeme izin ver yoksa yine karabasanlar çökecek üzerine ve yine annesiz bedenin titreyerek yorganı kafasına çekecek. daha dün kırlangıçlar almamış mıydı seni kollarımdan hala didiklenen yüreğim delik deşik göçüp gittiğin diyarlarda hangi el sevdi kuzguni saçlarını bilmiyorum veya hangi evin saçağına kurdun yuvanı sarkıyorsun başka hayallere. düşün ki şimdi saçma gelen düşlerimiz vardı bir zamanlar mesela balkonda oturmuşuz zamana karşı saçlarımızda günün son ışıkları elimizde tavşan kanı çaylar gözlerimizde aşkın en koyu demi sen, ben yok kaldırıp atmışız parmaklıklardan bizli düşler parlıyor yüzümüzde. ve ortalığa kahkahalar saçan minik ayakların sürüklenmesi dizlerimiz de son buluyor lüle lüle siyah saçlı bir kız ’baba’ diyerek kocaman yüreğini eline sunuyor içimde titremelerle yerden alıp kollarına veriyorum. düşün uzak diyarlarda geceyi söndüren adam gündüzün ışıkları gözünü keserken elini alnına siper edip son kez geçmişi düşün düşüncesi bile güzel değil mi? Ayvazım DENİZ |