Deniz Olsun Yüreğim...
Büyü dolu bahçe
yüzümü eline alıp okşayan ağaçların dargın bakışlarında bir dokunsan ağlayacak ... kaçmak imkansızlığım labirentin içindeki irdeleyiş kaç tane giysi değiştirdim, hala kimliksiz. bir yılan tarlasında sokuyordur zehir... öyle çirkin bir kızarık ki acı taşmış içeriden babacığım senin yaştaşın onca ağrıkla meşgulum kalbimin zaferi yok kalbimin kayıpları var ikimizi aynı hissettiren o kaygı geleceğin ıpıslak titrekliğiyle elimize alıp baktığımız ... uçsuzca haledemediğin dertlerinle ve yalnızlık sızlar sızar bir yerlere gene içimden akanlar ve boyar rengim kırmızı kanım kadar kırmızı ve onun kadar yoğun bir pıhtı gözlerim birdenbire görüp çekilir kabuğuna o dehşetli çukurlardan. ve içine düşen mağlup yakar bir ağıt saklıdır bir yerde ve bulunmak aradıklarının arasından yitmiş bir tünelde tünemiş karga siyahça benek benek ışık azar azar mutluluk sınırlı oyuncaklarla yetinmek zorunda olan koca bir bebektir ruhum belirlemek yoktur... ölmüştür netice ve kalbimin çevresinden büyüktür , beni yutup yokeden öfke. hep kızgındır koru ve yoktur maşası tutup yakar ellerini yanar güzelliğim kül dolu genzim geçmişin ve geleceğin yanıklarından büsbütün körleştim bir demir yığınının gölgesinde kesilerek birşeylerden arttırılarak mesaim , bu yaşlı acılarca... vücudunun hastalıklı dökümanları vicdan azabı ağlayan anılar çocukluğunun çalınan oyuncakları mevsimsizlik esaret sevgisizlik kayıp aşk rutini tuhaflık aitsizlik terkedilmişlik dallardan budanmış çiçek bitki kısır sonsuzluk çelişki ağrı üzüntü çekince korku kaygı huzur katliamları bu kadar kolay geçti matem böyle olmamalıydı yerinden oynamalıydı taşlar belki kalbim durmalıydı okuduğum ölüm günleri sarsmadı ağladıkça bitiyordu yaş... |